Belki de unuttuğumuz, aklımıza bile gelmeyen o meşhur TBMM “adam” tartışması, bir video aracılığıyla hacı abimiz tarafından bize gönderilince; hem güldük, hem neşelendik, hem de yeniden “adam” aramaya başladık.
Ben de bugün diyorum ki: Adam arıyorum, adam!
Yıl 2012…
Yanlış hatırlamıyorsam 2 Şubat 2012 tarihinde, TBMM’de çalışma sürelerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin grup önerileri görüşülürken Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam oturumu yönetiyordu. Tartışmalar sırasında Sağlam’ın, “Adamlarınıza oturun deyin, hatip konuşmasını bitirsin” sözleri Meclis’te büyük bir tartışmayı başlattı.
CHP’li milletvekilleri bu sözlere sert tepki göstererek,
“Bize adam diyemezsiniz!” diye bağırdı.
Bunun üzerine Sağlam,
“Milletvekili adam değil mi?” diye sordu.
Tartışma büyüdü, cümleler havada uçuştu ve sonunda milletvekillerinin “adam olmadığı” gibi tuhaf bir sonuca varıldı!
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise,
“Benim adamlarım yok; milletin oyuyla seçilmiş milletvekilleri var” diyerek Sağlam’ı özür dilemeye davet etti.
Peki bugün…
Ne kadar adam var?
Çevremizde gerçekten adam gibi adam var mı?
Bugün şunu çok net öğrendim:
Kim adamdır, kim değildir; bunu zaman gösterir.
Herkes önce kendi işine bakmalı.
Elbette adam gibi adam vardır.
Her yerde olmasa da, az da olsa vardır.
Küçük meseleleri büyütüp günümüzü, hayatımızı, moralimizi bozmaya gerek yok.
Adam olan da var, olmayan da…
Her şeyi olduğu gibi kabul edip yolumuza bakacağız.
Unutmayalım:
Yollar ne kadar ayrı olursa olsun, sonunda şehir mezarlığında birleşiyor.
Mesele; adam olmak ve arkandan bir Fatiha okutabilmektir.
Mesele adam olup hayır dua alabilmektir.
Mesele adam olup, ardından
“Ne güzel bir insandı, ne iyi bir dosttu” dedirtebilmektir.
Adam olursan, adam gibi karşılık görürsün.
Adam olmazsan;
“Biz adam değiliz, bize adam diyemezsiniz!” diye bağırmak zorunda kalırsın.
Velhasıl…
Mesele adam olmak.
Biz de adam arıyoruz.
Bulduklarımızla yetineceğiz; başka çaremiz de yok zaten.
Hayırlı Günler Diliyorum