Orhan ARSLAN /Eğitimci -Yazar


SANAT YAPIYORUZ DEDİLER HALKIN DEĞERLERİNE SAVAŞ AÇTILAR

Senelerce Bu Ülke insanının tüm değer yargıları ile sanat yapıyoruz başlığı altında alay ettiler.


 Hakaret ettiler. Oluşturdukları rol model adamlar ile,  değer  yargılarını  temsil eden şahısları, simgeleri, hırsız, haydut,  çalan,  çırpan,  insanlar olarak tanıttılar. Hatta daha da ileri gittiler tüm Milli ve  Manevi  değerleri  kimi zaman ayaklar altına aldılar.  Halk uyanmasın diye, yavaş,  yavaş  yapmaya  çalıştılar. Tıpkı ameliyata  giren insanların uyutulması  gibi, anestezi yaptılar.

Yıllari yıllar öncesinde, Önce Erkek ve Kadın Ses Sanatçısı, Sonra Güzellik Yarışması Yaptılar...
Kızlar Evden Kaçtı. Sanatçı Olma Sevdasıyla... Sonra Filmlerde Soyundurdular... Ediz Hun, Serdar Gökhan,  bu konuyu  bir  söyleşide ifade ediyordu.

Önce Dergi ve Mecmualar, Sonra Bazı TV Kanalları  ile Her Ahlaksızlık Mubah Görüldü.  Hatta ödül   verdiler.

Önce Arkadaşlık Sonra Aşk Daha Sonra Metres... Dediler ve Her Şeyi Yavaş, Yavaş Zihinlere Yerleştirdiler. Yetmedi Aile  programları adı altında  her türlü  ahlaksızlığı aleni olarak insanlara anlattılar...
Seçtikleri Kadın ve Erkekleri Ya Sahneye Çıkardılar veya “Yeşilçam” Dedikleri Sinema Sektöründe rol model  yaptılar.

Bunu Gören, Anadolu’daki Genç Kız ve Erkekler O Günlerin Magazin Gazetelerinde “Kral ve Kraliçe” Olarak Tanıtıldı.
Yetmedi,
Sinema  sektöründe  pornografi  bir  numaralı özne  olarak  takdim edildi. yıllarca...

Bu hayatın içerisinde olan  sanatçıların, insanların;
Gece Hayatı, Renkli Ortamlarda Çekilen Fotoğrafları ile Magazin Dünyasındaki  yanlışlıklar, Gencecik Beyinlere Kazındı. Bugün akran  zorbalığından  şikayetçi  olanlar; TV karşısına  geçip, dizilerde nasıl bir hayatın reklamının yapıldığını  görmüyorlar mı? Çalışmadan, alın teri dökmeden, en lüks evlere, arabalara, sahip olmak için her yol serbesttir  mantığı ile  hareket eden, kaba saba davranan, öldürmeyi bir  numaralı eylem olarak kabul eden,   insani değerleri  ayak altına lan rol modeller oluşturdular. Onlara her yol  serbest, idi. Hatta  bu insanların destekçileri olarak kimi zaman kolluk  güçlerinde  görevli olan insanları  gösterdiler. Öyle ya  onlar  güçlü idi. Hatta Devlet  bile, baş edemezdi! Öyle tanıtıldılar...

Bugün  genç kadın cinayetleri aldı  başını gidiyor. Nevzat Tarhan Hocanın ifadesi ile;''  Bugün TV ekranlarında kaba davranışlar yapan, kontrolsüz şiddet yanlısı erkeklerin reklamı yapılıyor. Genç kızlarımızda bu  tür  erkek tiplemesinden yana tercih  yapıyorlar.'' Demişti. Sonuç gelinen noktada  gencecik bedenler bu kendini kontrol edemeyen şiddet yanlısı  insanlara  hayran olup, hayatlarını mahv ediyorlar. Onların bir nevi esiri olurlar. 
Burada uyuşturucu, bağımlılığın nerede ise, çoğu  dizide aleni reklamının yapıldığını, hatta kullanma  yöntemlerinin  gösterildiğini  görmemezlikten gelemeyiz. Oysa sigara içilmesinin buzlandığı  sahnelerde,  uyuşturucunun nasıl kullanıldığını  gösteren  görseller, öne çıkarılmaktadır. Heyhat...

O kadar işin boyutu kontrolden çıktı ki, yabancı sosyoloji uzmanları bile, kendi toplumlarını TÜRK  dizileri konusunda  uyardılar. Aile  hayatımız  bozuyor, seyretmeyin, dediler. Çünkü  her türlü şiddetin  reklamını yapıyorlar.

Bugün Geçmişteki Dergi ve Gazetelere Gerek Kalmadı. O eski yıllarda  gazete köşelerinde  halk köşesi gibi uydurma  yazılarla, toplumun ahlakına  savaş açtılar. Ablalar, abiler, köşelerinde hedef olarak Aile  yapımızı ortaya koydular. 
Tüm değer  yargılarımızn gereksizliğini  ispat için, kolları  sıvadılar. Saf insanları  ikna ettiler. Hedefleri Anadolunun dini ve milli  değerlerine  bağlı insanları idi. Direkt Aile  yapısı   idi. Masum  gençler idi. Bugün de aynı senaryonun değişik  versiyonları  gündemde...

Şimdi, Televizyonlar, O Günün Gazete ve Dergilerinin Yerini Çoktan Aldı. Hatta daha ileri  gittiler. Dizilerinde Ülkemiz açısından önemli  olan Filistin, konusunu  ayaklar altına aldılar. Bir dizide subliminal mesaj verdiler, filistin'i temsil eden renkler  kaldırıp attılar. O dizide oynayan bir  aktör bu  konuyu  gündeme taşıdı. Diziden ayrıldığını ifade etti.

Komşular arasındaki ahlaksızlıkların boyutunu  yıktıkları  yetmedi, işi daha ileri  göttürerek, Aile içerisindeki ahlaksızlıkların reklamını yaparak huzur bozdular. Oysa asırlarca  komşu haklarının önemini genlerine kadar hissetmiş olan bu toplumun insanlarını, bırakın komşunun namusuna sahip çıkmayı gerektiren bir medeniyet toplumundan,  komşunun namusuna ahlaksız girişimlerde bulunmasını teşvik ettiler. Daha da ileri giderek  işi aile içerisindeki  sapıklıklara kadar götürdüler..,

Bizler ise, bu tür reklamların yapıldığı küçük tv ekranlarının çocuklarımıza  bir  ödül olarak verdik.  Bu ödüller çocukların avuçlarının  içine Girdi. Çocuklar, Beşikte bağımlı olmaya başladı, bile...

Bazı Anneler Çocuklarını Susturmanın Yolunu Ellerine Telefonu Vermekle Buldular… Yarınları Düşünmeden.

Bugün işi o kadar ileri  götürdüler ki, arkalarında  olduklarına inandıkları  halka  güvenerek, toplum huzurunu hedef alan eylemlerde  baş aktör  oldular. Öyle  ya  rol  yapmayı çok iyi  beceriyorlar. Çünkü yıllarca  yaptıkları saçma sapan filmler ile  halkı inandırdıklarını, kandırdıklarını sanıyorlardı. Son çareyi Ülkeyi terk etmekte  buldular...

Oysa bazı vatansever, milletini seven aktörler, bu kıskanç içerisinde ezildiklerinde bazı sunumlarda açık ediyorlar. Kendilerinin inançlarından dolayı dışlandılarından söz ediyorlar. Bazı aktörler kimi ajanslar tarafından zorla  halkın önüne  konmaktadır. Onlaral verilen mesajları önemsiyorlar. Dünya  sanatçılarının Filistin konusundaki hassasiyetlerini bize  zorla  dayatılan aktörlerde görmek ne mümkün!. Örnek aldıkları batı sanatçıları bu işin önderliğini  yaparken, bizimkiler onları  görmemezlikten gelmeye,  duymamazlıktan gelmeye  devam ediyorlar...

Üstelik dış devletlerde, kendi ülkelerini şikayet etmekten geri  durmadılar. Örnek aldıkları batılı sanatçıların hangisi kendi ülkesini  başka  ülkelere  şikayet etmiştir...

Daha da ileri  giderek kendilerini  bir değer sanan bu kişiler, siyasete bile  yön vermeye çalışıyorlar! Devlet adamlarına hakaret ediyorlar... Tarihimizle, tarihi  karekterlerimizle   alay ediyorlar... Mahkemeye çıkınca da bazı kavramların arkasına  gizleniyorlar...

Evet, Devleti  yöneten iradenin bu aymazlık lara son vermesini  beklemek vatandaş olarak hakkımızdır. RTÜK bunun için vardır. Şikayetçi olmamıza gerek  var mı? Toplumun tüm değer yargılarına  savaş açmış bazı dizileri görmek şikayetçi olmak için yeterli delil değil midir?