Bekir DOĞAN/ Gazeteci Yazar


Şam Notlarım !

Şam-i Şerif ve Son Padişah Sultan Vahdeddin hanı


Defalarca Halep, Hama, Humus, Şam, Laskiye olmak üzere bölgeye yüzlerce defa gittim.. Köşenin ayrı bir hikayesi var !..

Dün Şam’ın ne demek olduğunu yazayım dedim tam 100 sayfa yazı çıktı.. bunu herkesin okumasını beklemek yanlış olur.. diyerek ayrı ayrı yazmaya karar verdim..

Kısaltarak dün Şam-ı Şerif Mübarek topraklar dedim.. :

Mekke, Medine, Kudüs den sonra 4. Mübarek Şehir ! den biri : Şam-ı Şerif ki topraklarında binlerce evliyanın büyükleri alimler, Eshab-ı kiram Bilal’i Habeşi, Halit Bin Velid var.. Peygamberler bulunan mübarek topraklar.. 115. İslam Halifesi burada yatmaktadır.. yazdım ama meramımı tam anlatamadığımı gördüm..

Muhyiddin-i Arabî Hazretlerini özet olarak yazdım..

Sürgüne Mahkûm Edilen Son Padişah: Sultan Vahdeddin bugün yazayım dedim..

Ziyarette : Halep'te Zekeriya Peygamber , Ömer bin Abdulaziz , Halit Bin velit, Muhyiddin-i Arabi ziyaretinden sonra Şam da ki padişahımızın Selimiye külliyesindeki kapısına varıyorduk..

Selimiye Camii ve külliyesi ki : Son Padişah Sultan Vahdeddin hanı ve ailesinden yaklaşık 60 kişi ağırlıyor.. 115. İslam halifesi ve son halife !..

Halifeliği kaldırtan İngilizler , İslam dünyasını başsız bırakması ile o günden bugüne dünyanın her yerinde Müslüman kanı akıyor..

Sevgili Okurlarım Az bir kısa Tarih : Mehmed Vahdeddin (Vahîdeddin), 4 Ocak 1861’de İstanbul'da, Dolmabahçe Sarayı'nda dünyaya gelmiştir. 17 Kasım 1922 de bir Cuma sabahı , üzerindeki devlet mallarını emanette hazineye bırakarak Dolmabahçe Sarayı rıhtımından bir tekneyle Boğaz'da demirli İngiliz zırhlısı Malaya'ya binen Vahdettin ve maiyeti, 20 Kasım 1922 günü Malta'da karaya ayak bastı 36'ncı padişah olmasının yanında, 115'inci İslam halifesi unvanını da alıp gitmiş oldu. Böylece İslam Dünyasının lideri ortadan kalktı oynanan oyun tuttu.

Sultan Vahdettin , giderken, Dolmabahçe Sarayından : altın kapı kolu, musluk benzeri altın ziynet eşyasından bir miktar yanına  alsa ömür boyu lüks içinde yaşardı.. o üzerindeki devlet mallarını verdiği gibi bu ay yarım çalıştım diyerek yarım maaşı geri iade etmiştir.

İngiliz uşakları , yazdıkları kitaplarla Yıllardır : ilk okullarda , orta okulda, Lisede sözde tarih kitaplarında Osmanlı düşmanlığı yaptılar Osmanlı’ya küfür ettirerek bugünlere kadar  bizleri zehirlediler, yalanlarına ortak ettiler.. gerçekle yüzleşemiyorduk.. Doğruları kabul edemiyorduk.. çünkü bizi öyle zehirlemişlerdi..

Ben özür diliyerek ziyaret ettim : Fatihasını okudum, artık gerçekleri biliyoruz,  Vahdettin hanı : İstanbul terk ederseniz İslam ülkeleri topraklarınız kurtulur diyerek Dolmabahçe sarayından çıkardıkları gibi.. İslam Dünyasını yıkmanın bir yolu vardı.. Halifeyi yok etme bunun için Osmanlıya kurulan oyun sonucu 115. İslâm halifelerinin sonuncus Vahdeddin hanı bir oyunla Türkiye den kendi topraklarından kaçırdılar..

Konu uzun Tarihe daha fazla girmek istemiyorum: Bugün 15 Aralık 2024 Pazar , bugün sizlere uzun bir pazar yazısı yazacağım.. Şam-ı Şerif ve son padişah konan haciz !

Bazı kişiler bu yazıdan rahatsız olacağı iki iki daha dört ettiği gibi baştan belli diyorum..

36. Osmanlı  Padişah ve Son Padişah üzerine oynanan oyunlar :

Sevgili okurlarım : Mehmed Vahdeddin (Vahîdeddin), 4 Ocak 1861’de İstanbul'da, Dolmabahçe Sarayı'nda dünyaya gelmiştir. 17 Kasım 1922 de de doğduğu yerden İtalyaya giderek orada vatandasız olarak vefat etmiştir.

Vatan kurtulsunda : Adı Cumhuriyet mi olur ? Ne olursa olsun diyerek kendini feda eden 36 . Padişah Sultan Vahdeddin , vatanım diyerek gavur ellerinde hakka yürüdü..

Sultan Vahdeddin, 1 Şubat 1916 resmen Osmanlı tahtının vârisi ilân edilmiştir. Sultan Vahdeddin kıvrak zekâlı, nazik, az konuşup çok dinleyen, vakarlı, merhametli, ciddi, anlayışlı, okumayı çok seven, İslâm fıkhına derin ilgi duyan olgun bir padişahtı.

Sultan Vahdeddin, Osmanlı Tahtına Çıkarak Ateşten Gömleği Üzerine Giymiştir. Sultan Vahdeddin, ağabeyi Sultan Mehmed Reşad'ın ölümü üzerine 3 Temmuz 1918'de tahta çıkmıştır. 17 Kasım 1922 gününe kadar görev yapmıştır.

Bitmeyen Tartışma: Mustafa Kemal Paşa'yı Anadolu'ya Kim Gönderdi?

Yakın tarihin en çok konuşulan ve tartışılan isimlerinden bir olan Sultan Vahdeddin, kimileri tarafından kahraman, kimileri tarafından da hain ilân edilmiştir. Ama o 115. İslam halifesi son, padişahımızdır.. Ülkesini kurtarmak için son güne kadar mücadele vermiştir.

Oysa Vahdeddin asla vatan haini değil, Üstad Necip Fazıl'ın deyimiyle "vatan dostu"ydu. . Çünkü tarihî gerçekler saptırdılar araya yalan girdi.. Vahdeddin,  Mustafa Kemal’i Anadolu'ya gönderen kişinin Sultan Vahdeddin olduğunu gösteriyor.

Padişah Mustafa Kemal’i makamına çağırdı   : Ayağa kalkıp pencereye döndü. Limanda demirli İtilaf devletleri (İngiliz¸ Fransız¸ İtalyan¸ Yunan) gemilerini göstererek: ‘Paşa¸ Paşa… Bu gemileri görmek kanıma dokunuyor diyerek kurtuluş savaşının fitilini yakmıştır..

Bu memleket kurtulsun da isterse Cumhuriyet olsun… ister başka bir şey.. memleketimizi kurtarmalıyız !..

Daha sonra : Mustafa Kemal'i Yıldız Sarayı'na çağırarak ona “Paşa! Paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Devleti kurtarabilirsin!” dedi altınları vererek Anadoluya gönderdi.. Bunu Merhum Başbakan Bülent Ecevit çok güzel açıklamıştı.

Böylece Kurtuluş Savaşı'nın ilk adımı atılmış oldu. Bandırma Vapuru'yla Samsun'a giden Mustafa Kemal'e özel harcırah bile verilmiştir. Hazineden silah alınması için altın vermişti.

Mustafa Kemal de saraya çektiği şu telgrafta bu gerçeği teslim etmiştir: "Mülk ve memleket sahibi zat-ı şahanelerinin arzu ve dileklerinden aldığım azim ve iman ile aciz vazifeme devam etmekteyim. ”Üstelik söz konusu bu telgraf I. TBMM'de okunarak zapta geçirilmiştir.

Bir çok belgeye rağmen Osmanlı geri gelecek korkusu ile içerdeki ve dışardaki hainler öyle oyun oynadılar ki :  Halife , Dolmabahçe Sarayı'ndan bir kayığa binerek Boğaziçi’nde demirlemiş olan Malaya adlı bir İngiliz zırhlısı ile Malta’ya giden Padişah haçlıların oyununa geldiğini anladığında iş işten çokten geçmişti.

Bugünden sonra Türkiye de yazılan tüm kitaplarda sürekli Sultan Vahdeddin han ve ailesine hakaret ettiler: Böylece son padişah Vahdeddin, canından aziz bildiği bu ülkeyi, düşmanları hasedinden çatlatan yedi tepeli payitaht İstanbul'u, gözyaşlarını içine akıtarak sessiz sedasız bir şekilde terk etmiştir. Malta da gözünü açtığında bir ölüden farksızdı.

Büyük Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı Devleti'nin Son Padişahı Sürgün hayatı başlamıştır.. yokluk ve sefalet içinde geçen koca 4 yıl !

Sultan'ın bu acı yolculuğunu adeta turistik bir gezi gibi görenlerin belli ki vicdanları pas tutmuştur.  Zira gerçekleri yıllarda Türk halkından gizlediler.. Zira bir insanın tahtından ve idare ettiği devletten oyunla çıkarılması kolay hazmedilecek bir durum değildir.

Türkiye Cumhuriyeti kurulurken : Keşke ülke içinde kalmasına izin verilerek zafer taçlandırılsaydı. öyle ya bize yıllarda atalarımıza küfür ettirenler bugünkü nesli yetiştirdi.

Cennet Mekan , Sultan Vahdeddin'in bu vakitsiz ve hüzünlü gidişini bir hicret olarak değerlendirmek daha doğrudur. Zira bazen kalmak, gitmekten daha zordur. Sultan Vahdeddin, dindar bir padişahtı. İslâm'ın değerlerine sadıktı. Peygamberimiz (s.a.v.)’e gönülden bağlıydı. Kutsal beldeleri görmeyi çok istiyordu.

Şam’a Tren İstasyonun kadar da gelmişti.. Hicaz Demir yolu çalışması onunda hayali ve emeği olan biri idi.. Türkiye, Suriye, Ürdün, Medine Demiryoluna çok emek vermişti.. daha padişah olmadan..

Osmanlı geri gelir korkusu ile İngiltere’nin baskısı yüzünden buradan ayrılmaya mecbur olmuştur. Buradan istemeyerek de olsa ayrıldıktan sonra, bir müddet İtalya’nın Cenova kentinde ikamet etmiştir.

11 Haziran 1923′te de İtalya'nın San Remo kasabasındaki bir eve taşınmıştır. Kalan ömrünü acı ve hasret içinde burada tamamlamıştır.

Sultan Vahdeddin'in Çilesi vefatından Sonra da Bitmemiştir Ömrünün son yıllarını vatanından çok uzaklarda, gurbet ellerde acı ve yoksulluk içinde geçiren Sultan Vahdeddin, 16 Mayıs 1926 tarihinde, üç yıllık sürgünden sonra zorunlu olarak ikamet ettiği San Remo'da kalp yetmezliğinden son nefesini vermiştir.

Osmanlı Devleti'nin son padişahı o, canından çok sevdiği İstanbul'dan ayrılırken manevî olarak zaten vefat etmişti...

Sultan Vahdeddin'in ölüm sonrası da ibretliktir. Ne acıdır ki Sultan’ın ölümüyle San Remo'daki alacaklıları (hayatını idame ettirebilmek için borçlandığı küçük esnaflar) kapısına dikilmiştir.

Alacaklarını temin edemeyen San Remo esnafı bu sefer de Sultan Vahdeddin'in tabutuna icra koydurmuştur.

Böylece padişahın cenazesi haczedilmiştir. Borçlar ödenene kadar cenazenin defnedilmesine izin verilmemiştir.

Türkiye devleti , cenazesini Türkiye gelmesini istememiş, borcunu da vermemiştir.. Bir zamanlar elinden tuttuğu kişiler bile onu bir maznun (sanık) olarak gördüğü için ölüsüne bile sahip çıkmamışlardır.

Bu, bir ailenin yaşayabileceği en büyük trajik durumdur. Onlar ahir ömürlerinde ne yazık ki bunu da yaşamışlardır. Kocaman Osmanlı toprakları sahibinin cenazesi üç kuruş için hacizli idi.

Suriye ve Şam halkı devreye girdi..

Halk kendi arasında para topladı ve Padişahın borcunu ödedikten sonra ailesi ile birlikte cenazesini Şam’a getirdi.

Gurbet illerde yaşamaya mecbur edilen Sultan Vahdeddin, İtalya'nın San Remo şehrinde 65 yaşında vefat etmiştir. Şam halkı bu bizim padişahımız dedi..

Bugün iyi anlayan : Ne işimiz var Suriye de diyenler , Türk halkının gerçekleri öğrenmesini istemiyorlar.. Bir gün Osmanlı kalkar gelir diye korkuyorlar Süleyman Şah , ayağa kalkar diye kendileri ve batılı dostları korkuyor..

üstelik ki : Süleyman Şah Türbesi ile Süleyman Şah Saygı Karakolu ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Eşme köyü sınırları içerisinde bulunan, Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu eksklav statüsündeki tek toprak parçasıdır.

Selimiye Camii ve Külliyesi Türk Toprağıdır.. Tapusu Türkiye Cumhuriyeti Devletindir.. gerçekleri gizleyenlere bunu sorun !..

Ne işi var bu Suriyelilerin diyoruz ya : Tabutuna konulan haciz yüzünden cesedi bir ay boyunca toprakla buluşamamış padişaha sahip çıkan Şam Suriye halkı yardım toplayarak ailesi ile birlikte Nihayet 15 Haziran 1926’da, mazlum sultanın tabutu evden çıkarılmış ve bir trenle Beyrut’a götürülmüş, oradan da gemi ile Suriye’ye nakledilmiştir.

3 Temmuz 1926’da da, ölümünden 47 gün sonra, Şam’da Yavuz Selim Camii’nin bahçesine gömülmüştür.

Osmanlı hanedan üyeleri daha sonra vefaat ettikçe Orada 60 yakın haneden mensubunun cenazesi vardır..

Selimiye cami ve külliyesinin tapusu Türkiye Cumhuriyeti Devletine verilerek burası Türk toprağı yapılmıştır.

Onun dirisine saygı göstermeyenler, ölüsüne de saygı göstermemiştir. Osmanlı'nın bu son padişahını ve Mezarı Türkiye'de olmayan tek padişahtır. Allah rahmet eylesin.

Gerçekleri bilemezseniz : dedelerinize 115. İslam halifesine sahip çıkamazsınız .. Suriye de ne işimiz var diyenlere iyi bakın, Suriyeliler gitsin diyenlere iyi bakın kim bunlar ?

Çok uzun oldu ama başka çarem yok, okuduğunuz için teşekkür ediyorum..

İyi günler diliyorum..