Rukiye TOY / Ak Parti Sivas Milletvekili


Muharrem ayı asla aylardan bir ay olarak düşünülemez.

Muharrem ayı üzerinde tefekkür edilmeli ve Ehli beyte canına kestedenler, Hz. Peygamberin soyunu kurutmaya çalışanlar asla unutulmamalıdır.


Kevser Suresinde yüce Mevla’mızın da buyurduğu gibi asıl soyu kesik olanlar onlardır. Mekkeli paganlardan biri olan Âs bin Vâil'in; arkadaşlarına Hz. Muhammed'den "ebter" (soyu kesik) diye bahsederek, "Bırakın şu soyu kesik adamı. Ölünce unutulup gidecek zaten" demişti. Sonrasında Ebu Süfyan’ın soyundan Muaviye ve onun oğlu Yezid, Hz. Muhammed’in soyunu kurutmaya çalışsalar da asıl onların soyu kurumuştu. Bugün Muaviye ve Yezid’in soyundan bahsedilebilir mi? Yüzlerce yıldır “ben Yezid’in soyundan geliyorum” diyerek övünen bir Allah’ın kulu yeryüzünde görülmüş müdür? Asla. İşte Yezid’e kesilen en büyük ceza budur: unutulmak. Oysa Hz. Muhammed, kızı Hz. Fatıma ve damadı Hz. Ali, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bir gün bile unutulmamıştır. İslam dünyası bu konuda nettir, ayrım yoktur. Yezid soyu kuruyup yok olmuştur.
Bugün adı Yezid olan Sivas’ta bir insan bile yokken Ali, Hasan, Hüseyin isimlerinden binlerce, on binlerce vardır. Halkımızın tarafı da kararı da nettir. 
Kerbelâ Olayı, hepimizin ortak acısıdır, ortak yarası ve dinmeyen sızısıdır. Üzerinden yüzlerce yıl geçmiş olsa bile her Muharrem ayı geldiğinde kabuk bağlayan yaralarımız yeniden kanar, hatırladıkça hüzne gark oluruz. Bu acı ve zulüm dolu olayı izah edecek, onu mazur gösterecek hiçbir neden asla olamaz.

Bugün, Kerbelâ’nın acısını yüreklerinin derinliklerinde yaşayan Müslümanlara düşen en hayatî ve tarihî görev, Kerbelâ’yı doğru okumak, doğru anlamak ve ondan dersler çıkarmaktır. Asla tarihin acılarından yeni acılar üretmek ve hüzünleri yeni hazanlara dönüştürmek değildir. Kerbelâ, bütün Müslümanların kalplerini, birleştirerek tek bir vicdana dönüştürmelidir. 
Bizlere düşen görev; bu müstesna günleri fırsat bilerek İslam Âleminin yaralarını sarmak, acıları dindirmek, geleceğe güvenle bakmak, geçmişte yaşanan ortak acılarımızın bugünün ayrışma noktaları olmasına fırsat vermeden, her zamankinden daha fazla sevgiyle birbirimize yaklaşarak birliğe, kardeşliğe ve dayanışmaya daha fazla ehemmiyet göstermektir.
Peygamber Efendimize sonsuz salât ve selâm olsun. Ehl-i beytin tüm mensuplarını, hassaten Hz. Hüseyin Efendimizi, Kerbelâ şehitlerini rahmetle anıyor, dualarımızı sunuyorum; Muharrem ayının ve Aşure Günü’nün birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı daha da pekiştirmesini Cenâb-ı Hakk’tan niyaz ediyorum.