Dr. Fatmagül Saklavcı

Tarih: 14.01.2025 18:08

KÜLTÜREL HAZİNE ESKİŞEHİR LÜLETAŞI

Facebook Twitter Linked-in

Frigya, Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu üzerinde kurulan medeniyetlerden bazılarıdır. 

Met helvası, nuga helvası, haşhaşlı çörek, Kalabak suyu, çiğböreği ile ünlü Eskişehir’in en önemli simgelerinden birisi de lületaşıdır. Lületaşı, magnezyum ve silisyum esaslı ana kaya parçalarının yerin derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde, hidrotermal etkilerle hidratlaşması sonucunda oluşmuş bir kil mineralidir. Eskişehir civarında, yerin 380 metreye kadar muhtelif derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde, tek tek yumrular halinde bulunmaktadır. Eskişehir'in merkezine 40-50 kilometre mesafedeki Kemekli, Sepetçi, Karahöyük, Margı, Çelikli, Söğütçük, Kozlubel, İmişehir, Gündüzler, Gökçeoğlu, Türkmentokat, Başören köylerinden çıkarılmaktadır. Yüzeyden itibaren kazılan ve dik inen kuyular içinde katmanlarda yatay tüneller açılarak lületaşı yumrularına ulaşılmaktadır. Bazı bölgelerde lületaşı tabakaları yeraltı suları seviyesinden daha aşağıdadır. Buralardan lületaşı çıkarabilmek için önce suyun boşaltılması gerekmektedir. Lületaşı çıkarılmasında büyük ölçüde insan gücünden ve uzun yıllar sonucunda kazanılmış kişisel tecrübelerden ve sezgilerden yararlanılır.

 

Arkeolojik çalışmalar, lületaşının yaklaşık beş bin yıl öncesinden bilindiğini ve değişik amaçlarla kullanıldığını göstermiştir. Günümüzde lületaşı süs eşyası ve takı yapımında kullanılmaktadır. Başlangıçta tamamı ihraç edilen ham lületaşları Avrupa'da işlenmekteyken lületaşı 1940'lardan itibaren Türkiye’de gelişmeye başlamış, 1970'lerde büyük bir artış göstermiştir. Avusturya'da "Avusturya taşı" olarak adlandırılan bu maden, heykel ve pipo yapımında kullanılmıştır. Ham lületaşı ihracatı 1980'de yasaklanmış ve lületaşı işlemeciliğinin tamamı Cumhuriyet döneminde yetişmiş Eskişehirli ustalar tarafından yapılmaya başlanmıştır. Parça taşlardan el tornalarında boncuk çekmesiyle başlayan lületaşı işlemeciliği, Cumhuriyet yıllarından itibaren çok yönlü olarak gelişmiştir. 

Lületaşı işlemeciliği günümüzde Eskişehir’de hem önemli bir iş kolu hem de sanat dalıdır. Süsleme ve aksesuar amaçlı üretim yapan atölyeler yeni modeller geliştirerek farklı kullanım ve tercih alanları yaratmaktadır. 

Yumuşak olduğu için kolay işlenebilen lületaşı hafif ve beyazdır. Yanmaz ve suda yüzer,ıslandığında yumuşar ancak kuruyunca tekrar sertleşir. Gözenekli yapısı sebebiyle nemi dışarı atan lületaşı, bu sebeple pipo yapımında kullanılmaktadır. Nikotin emdiği için zamanla sararan lületaşı, kolonya ile silinerek tekrar beyazlatılabilmektedir. Torna, tespih ve kolye yapımında şekil vermede kullanılan araçların başında gelmektedir. Ayrıca ustalar pipo ağızlık ve süs eşyalarını şekillendirmek için kendi hazırladıkları bıçakları ve malzemeleri kullanmaktadır. İşlenen lületaşı uzun bir ısıyla kurutulur ve çok ince zımparalanır. Hazırlanan eserler beyazlatılmış ve yeteri kadar ısıtılmış balmumuna batırılarak cilalanır. Balmumunda kaldığı süre renginin koyulaşmasını sağlar. Şeffaf krem, sarı renk alan lületaşı, fildişine benzer bir hal alır. 

Odunpazarı'nın tarihî kent merkezinde işyeri sahibi olan İsmail Kavlak, Seyfi Aktaş ve Ömer Çiftçi uzun yılardır lületaşı işlemeciliği yapan ustalardandır. Bugün ustalar gelenekten gelen desen ve motiflerin yanı sıra kendi tasarımlarını da lületaşına yansıtmaktadır. 

Eskişehir UNESCO tarafından 2012'de Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dâhil edilmiş, 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği unvanlarını almıştır. Ortasından Porsuk Çayı geçen, Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Anadolu Üniversiteleri ile bir öğrenci kenti görünümündeki Eskişehir gezilip görülmek için ziyaretçilerini beklemektedir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —