Bir yere varıyoruz: İnsanlar dedikodu, gıybet, iftira havada uçuşuyor; hazır kendi günahına bizleri de ortak ediyorlar. Sus diyoruz, susmuyorlar! Güzel bir söz söyleyin, Allah deyin diyoruz, yine susturamıyoruz!
Allah, hac yapan kullarının, kul hakkı ve hayvan hakları hariç, tüm günahlarını affediyor. Bize de diyor ki: "Hac gelirken helalleşin, üzerinizde kul hakkı ve hayvan hakkı bırakmayın!"
Bunu çok iyi bilen babalarımız, hacca gitmeden önce aylar önce başlarlar, komşuları ve alışveriş yaptıkları kişileri gezerek helallik isterdi.
Kul hakkı, hayvan hakkı... Bugün sosyal medya denen lağam çukurunda hayvanlara yapılan işkencelere şahit oluyoruz; canavar bir toplum olduk. İnsanlara atılan iftiralara da şahit oluyoruz!
Klavyedeki Kahramanlar: "Müdür çaldı, belediye başkanı çaldı, milletvekili çaldı, genel müdür çaldı, kısacası makama gelen herkes çaldı ve hırsız!" diyorlar, ihtibar cellatlığı yapıyorlar. Eğer adamın çaldığını gördüysen, polis var, adliye var, belgelerinle şikayet et. Ama yok, sosyal medyada geyik hesaplarla hakaret edip ihtibar cellatlığı yapacak, klavye kahramanı olacak!
Sosyal medya denen lağam çukuru: Okul ve sokak kavgalarına şahit oluyoruz, bir de insanlara iftira atanları görüyoruz. Kanun yok, kural yok, aklına geldiği gibi sallıyorlar. Peki, bu dünyada cezası yok da ahirette ne yapacaklar?
Televizyon ya da sosyal medyada gördüğü bir olayı, kendisi görmüş , işin için yaşıyormuş gibi, olayın şahidiymiş gibi anlatanlar da var. Karşıdaki insanlara iftira atıyorsunuz. Ahirette ne yapacaksınız? sus diyorsun ama susmuyor !..
Benim gazetecilik anlayışımda dostlarım, yalan ve iftira, ihtibar cellatlığı yapmak yok! Bu ne kalleş zamandır! Bilir misiniz? Dost var mı? Kime güveneceksiniz? Dost diyorsun, arkanı dönmeden kazık atıyor ama : Güzel dost kardeşlerin varlığını da unutmamak gerek.. Kardeşini dostunu iyi seçmek onlarla oturup kalkmak gerekiyor..
Çarşıda pazarda geziyor, esnafı dinliyoruz: Kazık atan atana, adam satan satana tuz, ekmek hakkı kalmamış; kul hakkı yiyen yiyene. Sevgili okurlarım, Esnaf olmanın bir sırrı da bu gelenin kim olduğunu bileceksin kime güveneceğini bileceksin !..
İnsan ömrü çok kısa! Bugün: Mercedes bijonu (Küşneme kebap) , uçan daire (Bezdirme) , çocuk patiği (Pirzola) , el bombası, gelin kuşağı yemezsin de ekmek soğan yersin, hayat geçer gider! Pirzola, kaburga yesen ne olacak? Sonunda ölüm var! Ahirette nasıl helalleşeceksin, işte onu düşün! Ölüm var, ölüm! Allaha güven istikametini düzet !..
Bugün bakıyorum: Dost dosta kuyu kazar olmuş, sahte gülücükler, sahte dostluklar oluşmuş. Sevgili okurlarım, gerçek kim? , sahte kim ? kime güveneceksiniz? Kimi özünü gizler, kimi sözünü gizler! Kimi yüzünü gizler, Bugün iki yüzlü değil, beş yüzlü insanları tanır olduk. Dostlar, kime güveneceksiniz? Can kardeş dedim, kalleş çıktı. Bütün değerler yitmiş, sevgi ve hoşgörü bitmiş, insanlık ölmüş gitmiş. Cehennem kazanına bizi atan atana, arkanı dönünce seni satan satana, söyleyin bana: Kime güveneceksiniz?
Bu kadar yazdık ise : Karamsar olmayın güzel dostlar , güzel kardeşlerde çok ama iyi dost seçmek gerekiyor.. Kötülerin sesi çok çıkıyor, iyi insanlar sesiz bir köşede bekliyor bunu da unutmayın..!
SÖZÜN ÖZÜ: Maraş senin olsa, üzerine Gaziantep bonus verseler, iftira attığın biri, kalbini kırdığın biri, vurup malını aldığın biri ya da zulüm ettiğin biri neyse... Helalleşmeden cenneti göremezsin.
İftira atmak kolay, ahireti düşün! Cehennem azabını düşün, karar senin. Bana da iftira atabilirsin, mesele değil; Ahmet'ten hakkımı alırım!
Allah güzel dostların yokluğunu vermesin ! amin amin amin !
Hayırlı Ramazanlar dilerim...