Çanakkale Zaferi; Türk milletinin bağımsızlığından asla ödün vermeyeceğini, bu topraklara işgalcilerin ayak basamayacağını tüm dünyaya göstermiştir.
“Asım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.”
Vatanını, bayrağını ve bağımsızlığını canı pahasına korumaya kararlı bir milletin karşısında hiçbir kuvvetin duramayacağını, Türk milletinin hiçbir şart ve kuvvet altında boyun eğmeyeceğini ve milletimizin asaletini İstiklal Şairimiz dizelerinde böyle anlatmıştır.
Çanakkale, ülkemizin her bir şehrinden, beldesinden, köyünden gelen yavrularımızla Saraybosna’dan, Üsküp’ten, Gümülcine’den, Bakü’den, Batum’dan, Halep’ten, Gazze’den ve Kudüs’ten Müslüman çocukların omuz omuza kazandığı destansı bir zaferdir.
Bu zafer gönül coğrafyamızın ne kadar geniş olduğunun, İslam dünyasının kardeşliğinin bir sembolüdür.
Bugün bizlere düşen; ecdadımızın asil kanıyla yazdığı şanlı zaferlerle dolu tarihimizden miras kalan bu vatanın bağımsızlığı için, büyük ve güçlü Türkiye için Türkiye Yüzyılı vizyonu ışığında gece gündüz durmadan çalışmak ve bu emanetlere sahip çıkmaktır.
Bu duygularla Çanakkale Deniz Zaferimizin 109. Yıldönümünü tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere bütün kahramanlarımızı saygıyla anıyor, bu toprakları bizlere emanet eden şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.