Maraş da böyle işte. Kara Maraş! Kaderi kara Maraş! en son 6 Şubat 2023 deki gibi !
Depremlerle yıkılan, sıtmayla titreyen, veba hastalığıyla ölüp dirilen canım memleketim... Kara Maraş'ım kaderi kara son seçimdeki kaderi karalığı gibi !
Allah Maraş’a coğrafi olarak tüm güzellikleri vermiş:
Zengin su kaynaklarıyla buz gibi temiz su, verimli yaylalarıyla verem hastalığını yenen şifa dolu havası…
Ama ne yazık ki, Maraş bir türlü siyasi kara tarihini yenemiyor! Son seçimdeki gibi !
209 yıl hüküm süren Dulkadiroğlu Beyliği’nden Osmanlı Sarayı'na gelin giden Emine Hatun, Alime Hatun, Ayşe Hatun ve Fatih Sultan Mehmet’in eşi olan Sitti Mükrime Hatun gibi padişah annelerini görüyoruz biz bu topraklardan… Türk Devletlerine kız vermişiz ama Kara kaderimiz bizi bırakmamış bugünkü gibi !
Maraş’ın yemek kültürü bile saraya kadar gitmiş.
Gelinlerin çeyizlerinde yer alan sim sırma işlemeli bindallılar, Maraş işi el sanatlarının tanınmasına ve yaygınlaşmasına katkı sağlamış. Maraş yemekleri Osmanlı Saray Mutfağı'nda kendine yer bulmuş. zengin kültürü var iken sahipsizliğinden Gaziantep kaptırmışız dünkü gibi !
Ama ne hikmetse… Tüm bu zengin tarihe, kültüre ve doğaya rağmen Maraş’ın kara kaderi bir türlü değişmiyor. Belediye Başkanı adayı ve Milletvekili adayını seçemiyoruz her zaman ki gibi !
Bugün siyasette ne halde olduğumuz ortada!
İş yapacak, ufku ve vizyonu olan insanları siyasetin yakınına bile yaklaştırmıyoruz.
"Bizden daha başarılı, bizden daha akıllı biri olmasın" mantığıyla hareket ediyoruz. bir danışman bile tutamıyoruz..,!
Belediyecilik açısından da, milletvekilleri açısından da kimse kusura bakmasın ama Maraş’ın kocaman bir beş yılı boşa gitti. geçmişte giden beşyıllar gibi !
Kahramanmaraş merkez ve ilçeleri, dağları, taşları, yolları, her köşesi çil çil altın gibi değer taşıyor.
Ama gel gör ki bizim belediye başkanlarımız bunları görmüyor!
Görmedikleri gibi, bizleri de dinlemiyorlar! bir danışmanlık alıp 5 yıl sonunda bir eser bırakayım gibi bir dertleri de yok geçmiştekiler gibi !
Ben "kaynak" diyorum, o İller Bankası’ndan gelen parayı anlatıyor…
Ben "çalışmak" diyorum, o emlak ve çöp vergisinden bahsediyor…
Ben "üretim" diyorum, o Ankara’dan gelen paranın yetmediğini söylüyor…
Söyleyin, biz bu kafa yapısıyla nasıl anlaşacağız?, giden merhumlar gibi !
Var olanı görmeyen, sadece beynindeki şekille şehre bakan belediye başkanları ve milletvekilleriyle bu şehir nereye kadar gider?
Osman Okumuş, Hanefi Mahçiçek gibi bu şehrin yüzlerce değeri boş yere ömür tüketirken, bin kere “ah!” çeksem ne işe yarar ki? bin kere ah çeksek sesimizi kim duyar ki dostlar yüzlerce yıldan beri olduğu gibi
Hayırlı günler diliyorum.