Tanrısal bir güce sahip olduğu düşünülen kartal, yeryüzünün üstünde uçarak onu kötülüklerden korumaktadır. Dünya üzerindeki tüm kültür çevrelerinde kartal hakkında benzer hikayeler söz konusudur. Türk Dünyası’nda da oldukça önemli ve sevilen bir figür olarak yerini aldığı görülmektedir. Örneğin Yakut Türkleri arasında kartal üzerine ant içme anlayışı söz konusudur. Gözlerini kırpmadan güneşe bakabilen bir kuş olan kartal, ateşin bile üstesinden gelir; kötü ruhları simgeleyen yılanı öldürücü güce sahip olması da daha çok sevilmesine neden olmuştur. Üstün nitelikleri nedeni ile; nazarlık, tılsım, güç, totem, mezar sembolü, hayat ağacı, aydınlık, şans, hava şartlarını belirleyen güç ve bilginlik gibi zengin anlamlarla karşımıza çıkmaktadır.
İlk kez Hititlerde (M.Ö. 2. Bin) görülen çift başlı kartalın, daha sonraları Orta Asya’da Gazneliler tarafından kullanıldığı da saptanmıştır. İran çevresinde biliniyor olmasının sonucu olarak Büyük Selçuklular tarafından imparatorluk amblemi olarak kullanılmıştır. Bizans döneminde de kullanılan kartal figürünün, çift başlı olarak tasvir edilmesinin Selçuklu etkisi ile gelişmiş olma ihtimali oldukça güçlüdür. Figür özellikle Hititler ve Selçuklular tarafından yoğun şekilde kullanılmıştır. Tarihi kaynaklardan gelen verilere göre; Anadolu Selçuklularının siyah renkli sancağı üzerinde altın renkli çift başlı kartal figürü bulunuyordu. Devlet ve Sultan arması olarak kullanıldığı, aynı dönemde inşa edilen, Kubadabad Sarayı (1236) çinilerindeki çift başlı kartal figürlerinin üzerinde yazılı olan el-Sultan kelimesine bakılarak söylenebilir. Koruyucu ve egemenlik kuran iki ruhla sembolize edilen Sultan, bakışı ile Doğu ve Batı’nın hâkimidir.
Taş, alçı, çini ve kumaş üzerinde karşımıza çıkan çift başlı kartal figürü; Orta Asya geleneklerinin etkisi ve kendisine karşı duyulan saygı nedeni ile Devlet ve Sultan arması olarak kabul görmüş ve sevilerek kullanılmıştır.
ANADOLU’DA ÇİFT BAŞLI KARTAL FİGÜRÜ UYGULANAN YAPILAR
Diyarbakır Surları, Taş Üzerinde, 1208-09
Diyarbakır Artuklu Sarayı, 1200-1222
Artukoğulları Dönemi Sikke,12.-13. Yüzyıl
Konya İç Kale Surları, Taş Üzerinde, 1221
Konya Felekabad Kalesi, 13. yüzyıl
Sivas Kalesi, Alçı Üzerinde, 12.-13. Yüzyıl
Divriği Kalesi, Alçı Üzerinde, 12.-13. Yüzyıl
Divriği Ulu Camisi, Taş Üzerinde, 1228
Beyşehir Kubadabad Sarayı, Çini Üzerinde, 1236
Kayseri Döner Kümbet, Taş Üzerinde, 1276
Erzurum Hatuniye Medresesi, Taş Üzerinde, 13. Yüzyıl
Erzurum Yakutiye Medresesi, Taş Üzerinde, 1310
Niğde Hüdavent Hatun Türbesi, Taş Üzerinde, 1312
Niğde Sungur Bey Cami, 1335
Patnos Türbesi, 15. Yüzyıl
ÇİFT BAŞLI KARTAL FİGÜRÜ
Kuvvet ve yücelik sembolü, göklerin mutlak hâkimi ve tüm göksel varlıkların kralı olan kartal, göğün en üst katında bulunur ve onun kapısını korur. Tanrısal bir güce sahip olduğu düşünülen kartal, yeryüzünün üstünde uçarak onu kötülüklerden korumaktadır. Dünya üzerindeki tüm kültür çevrelerinde kartal hakkında benzer hikayeler söz konusudur. Türk Dünyası’nda da oldukça önemli ve sevilen bir figür olarak yerini aldığı görülmektedir. Örneğin Yakut Türkleri arasında kartal üzerine ant içme anlayışı söz konusudur. Gözlerini kırpmadan güneşe bakabilen bir kuş olan kartal, ateşin bile üstesinden gelir; kötü ruhları simgeleyen yılanı öldürücü güce sahip olması da daha çok sevilmesine neden olmuştur. Üstün nitelikleri nedeni ile; nazarlık, tılsım, güç, totem, mezar sembolü, hayat ağacı, aydınlık, şans, hava şartlarını belirleyen güç ve bilginlik gibi zengin anlamlarla karşımıza çıkmaktadır.
İlk kez Hititlerde (M.Ö. 2. Bin) görülen çift başlı kartalın, daha sonraları Orta Asya’da Gazneliler tarafından kullanıldığı da saptanmıştır. İran çevresinde biliniyor olmasının sonucu olarak Büyük Selçuklular tarafından imparatorluk amblemi olarak kullanılmıştır. Bizans döneminde de kullanılan kartal figürünün, çift başlı olarak tasvir edilmesinin Selçuklu etkisi ile gelişmiş olma ihtimali oldukça güçlüdür. Figür özellikle Hititler ve Selçuklular tarafından yoğun şekilde kullanılmıştır. Tarihi kaynaklardan gelen verilere göre; Anadolu Selçuklularının siyah renkli sancağı üzerinde altın renkli çift başlı kartal figürü bulunuyordu. Devlet ve Sultan arması olarak kullanıldığı, aynı dönemde inşa edilen, Kubadabad Sarayı (1236) çinilerindeki çift başlı kartal figürlerinin üzerinde yazılı olan el-Sultan kelimesine bakılarak söylenebilir. Koruyucu ve egemenlik kuran iki ruhla sembolize edilen Sultan, bakışı ile Doğu ve Batı’nın hâkimidir.
Taş, alçı, çini ve kumaş üzerinde karşımıza çıkan çift başlı kartal figürü; Orta Asya geleneklerinin etkisi ve kendisine karşı duyulan saygı nedeni ile Devlet ve Sultan arması olarak kabul görmüş ve sevilerek kullanılmıştır.
ANADOLU’DA ÇİFT BAŞLI KARTAL FİGÜRÜ UYGULANAN YAPILAR
Diyarbakır Surları, Taş Üzerinde, 1208-09
Diyarbakır Artuklu Sarayı, 1200-1222
Artukoğulları Dönemi Sikke,12.-13. Yüzyıl
Konya İç Kale Surları, Taş Üzerinde, 1221
Konya Felekabad Kalesi, 13. yüzyıl
Sivas Kalesi, Alçı Üzerinde, 12.-13. Yüzyıl
Divriği Kalesi, Alçı Üzerinde, 12.-13. Yüzyıl
Divriği Ulu Camisi, Taş Üzerinde, 1228
Beyşehir Kubadabad Sarayı, Çini Üzerinde, 1236
Kayseri Döner Kümbet, Taş Üzerinde, 1276
Erzurum Hatuniye Medresesi, Taş Üzerinde, 13. Yüzyıl
Erzurum Yakutiye Medresesi, Taş Üzerinde, 1310
Niğde Hüdavent Hatun Türbesi, Taş Üzerinde, 1312
Niğde Sungur Bey Cami, 1335
Patnos Türbesi, 15. Yüzyıl