YAŞLILARDA DEPRESYON
Çökkünlük olarak bilinen depresyon üzüntülü bir duygu durumu ile birlikte konuşmada, düşüncede, bilişsel yetilerde, hareketlerde, fizyolojik işlevlerde bir yavaşlama ve bozulma ortaya çıkıyor. Medicana Sivas Hastanesi Psikiyatrist Uz. Dr. Zeki Kılıçkap, yaşlılarda yakınlarının kaybı ile yaşanan yalnızlıkların etkisi ve kullanılan ilaçların yan etkisi ile birlikte depresyonun ortaya çıkabileceğini söyledi.
Medicana Sivas Hastanesi Psikiyatrist Uz. Dr. Zeki Kılıçkap, depresyon hakkında bilgi verdi. Depresyonun sebebinin tam olarak bilinmediğini ifade eden Kılıçkap çocukluk çağında yaşanan ruhsal travma, çevresel faktörler ve psikososyal zorlukların bir araya gelmesi sonucu oluştuğunu kabul edildiğini söyledi. Kılıçkap, depresyonun yaşam boyu görülme sıklığının erkeklerde yüzde 10, kadınlarda da yüzde 20 olduğunu belirtti.
"İLAÇLARIN YAN ETKİSİ DEPRESYONA NEDEN OLABİLİR"
Yaşlılarda kullanılan ilaçların depresyona neden olabileceğini belirten Kılıçkap "Yaşlanmayla birlikte bedensel hastalıklar ve fizyolojik işlevlerde bozulma başlar. Yakınlarının kaybı yalnızlıklar yaşanır. Gerek bunların etkisi, gerek bunlarda kullanılan bazı ilaçların yan etkisi sonucu depresyon ortaya çıkabilir. Yaşlılarda depresyon belirtileri daha siliktir ve depresyon atipik bir seyir gösterir. Somatik belirtiler ön plandadır. Bu nedenle de tanı koyma ve tedaviye başlamada gecikmeler olur. Kronik hastalarda depresyon görülme sıklığı yüzde 50´lerin üzerine çıkmaktadır. Bu hastalıklardan biri de demanstır. Demans ile depresyonun birlikte görülme olasılığı da yüzde 20-50 arasında oldukça yüksektir. Yine intiharı da hep akılda tutmak gerekir. Yaşlılarda depresyon tedavisi prensip olarak diğer yaş gruplarında olduğu gibidir. Ancak ilaç yan etkileri ve ilaç etkileşimleri konusunda dikkatli olmak gerekir. Yaşla birlikte fizyolojik işlevlerde yavaşlamaya bağlı olarak ilaçların emilimi, dağılımı, yıkımı ve atılımı da yavaşlamaktadır. Düşük dozlarda bile toksik değerlere çıkabilir. Yine başka hastalıklar için kullanılan ilaçlarla antidepresanların etkileşimlerini dikkate almak gerekir. Bir antidepresan başlamadan önce karaciğer ve böbrek fonksiyonlarına bakılmalı ve EKG çekilmelidir." dedi.
"İLAÇLAR DÜŞÜK DOZDA BAŞLANMALI"
İlaçların mümkün olduğu kadar düşük dozda başlanılmasını belirten Kılıçkap şöyle konuştu: "İlçalar alınan yanıta göre yavaş yavaş arttırılmalıdır. Çoklu ilaç değil, tek ilaç tercih edilmelidir. Hastalığın kliniği de dikkatle alınarak mümkünse sedasyon yapmayan ve düşmelere sebep olmayan ilaçlar seçilmelidir. Bu nedenle Benzodiazepinlerden, Trisiklik- Tetrasiklik antidepresanlardan uzak durmak gerekir. Yaşlılarda serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) ve 2´nci kuşak antidepresanlar diğerlerine oranla daha güvenle kullanılabilir. SSRI´lardan da sertralin ve sitalopram birçok çalışmada ilk seçenek olarak öne çıkmıştır. Ekleme tedavilerde atipik antipsikotikler önerilmemelidir. Özellikle demanslı hastalarda ani ölümlere sebep olduğu düşünülmektedir. İleri yaş depresyonların da tedaviye yanıt geç olabilir. Sabırlı olmak gerekir. Nüks oranı da yüksek olduğu için ilaç tedavisini uzun tutmak gerekir. İlaç verirken faydalı olmak kadar, zarar vermemeyi de düşünmek gerekir."