Sivas kent merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta bulunan Dikmencik köyünde yaşayan 55 yaşındaki İbrahim Tarhan, emekli olmasıyla 40 yıllık gurbet hayatının ardından geçtiğimiz yıllarda köyüne geri döndü. Tarhan, emekliliğin keyfini çıkarmak yerine tüketen değil üreten olmak için tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başladı. Tarhan, geçtiğimiz yıl satın aldığı 17 düve ve bir damızlık tosun ile başladığı hayvancılıkta bu yıl sayıyı 2 katına çıkardı. Doğal yemlerle beslediği yeni doğan buzağılarına isim veren Tarhan, hayvanlara adlarıyla hitap ediyor. 35 adet büyükbaş hayvanı bulunan Tarhan, ülke ekonomisine katkı sağlamak için geri döndüğü köyünde aradığı huzuru bulduğunu söylüyor.
Sadece tüketen değil aynı zamanda üreten olup, ülke ekonomisine katkı sağlamak için köyüne geri döndüğünü belirterek Tarhan, “İlkokulu köyde bitirdim, ardından köyden ayrıldım. Sivas kent merkezinde ortaokulu ve liseyi bitirdim. Eğitimi tamamladıktan sonra hayat başladı. Özel sektörde ve kamuda çalıştım. 2004 yılından itibaren de çocuklarımın eğitimi için İstanbul’da yaşamaya başladım. 2016’da emekli oldum ve köyüme geri geldim. Tarımla uğraşıyordum, tek başına olmaz dedik. Hayvancılığa da yanına kattık. 18 tane dişi düve aldım. Düvelerin içerisine de tosun bıraktım, 17 tane danam oldu. Köyde hem tarımla hem de hayvancılıkla uğraşıyorum. Tüketen biri değil de üreten biri olmak istedim. Sorumlu davranmak istedim. Memleket ekonomisine katkımız olması için köye geldim ve bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Toplamda 35 hayvanım var, çok memnunum “ dedi.
Tarhan, hayvanlarına kendi tarlasında ürettiği yemleri yedirdiğini belirterek hazır yem kullanmadığını ifade edip, “Hayvanlarımı organik beslemeye çalışıyorum, kesinlikle hazır yem alıp kullanmam. Tarlada üretmiş olduğum arpa, yulaf gibi ürünleri birbirine katarak doğal olarak hayvanlarımı yemliyorum. Bu yıl çevreye süt verdik ve sütümüzde de kalite görüldü. İnsanlar çok tercih ettiler, gelip bizden süt aldılar. Sütümüzün çok farklı olduğunu söylediler. Sağlık ve huzur açısından ben köyü tercih ediyorum. Ben büyükşehirlerde de yaşadım. Dolayısıyla şuanda büyükşehirler çok sıkıntılı durumda. Üretmemiz lazım, üreten toplum olmamız lazım. Memleket ekonomisine katma değer ekonomisine katma değer üretmememiz lazım ama genelde bakıyoruz insanlar emekli olduktan sonra kahve köşelerine çekilip tüketiyorlar. Nasıl vakit geçiriyorlar, bilmiyorum. Ben bunu yapamadığım için geldim, köyümde tarımla ve hayvancılıkla uğraşmaya başladım“ şeklinde konuştu.