Sivas Ulaş Dernekler Federasyonu (SUDEF) Birlik Beraberlik Gecesi düzenledi.

Büyük Otelde gerçekleştirilen geceye, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Sivas Valisi Âlim Barut, AK Parti İl Başkanı Av. Ziya Şahin, Ulaş Belediye Başkanı İsrafil Göçgün, SUDEF Başkanı Erol Bulut, federasyon yönetim kurulu, STK temsilcileri, Ulaş dernekl

SİYASET 27.05.2015 13:54:36 3291 0
Sivas Ulaş Dernekler Federasyonu (SUDEF) Birlik Beraberlik Gecesi düzenledi.

Sivas Ulaş Dernekler Federasyonu (SUDEF) Birlik Beraberlik Gecesi düzenledi.

Büyük Otelde gerçekleştirilen geceye, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Sivas Valisi Âlim Barut, AK Parti İl Başkanı Av. Ziya Şahin, Ulaş Belediye Başkanı İsrafil Göçgün, SUDEF Başkanı Erol Bulut, federasyon yönetim kurulu, STK temsilcileri, Ulaş derneklerinin başkanları ve çok sayıda davetli katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan SUDEF Başkanı, İş Adamı Erol Bulut, önemli değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına SUDEF’in kuruluş amacı hakkında bilgi vererek başlayan Bulut, daha sonra 2003-2013 yılları arasında Türkiye’de gerçekleştirilen proje ve çalışmalara değindi. Bu ülkenin insanları ve iş adamları olarak talep, öneri, şikâyet ve beklentileri de dile getiren Bulut, paralel yapıdan, yeni anayasaya kadar dikkat çekici yorumlarda bulundu, siyasi parti liderlerine önemli mesajlar verdi.

“ÖNÜMÜZDE ENGELLER VAR”

Türkiye’nin ayağa kalkacağını, özel sektörün büyük yatırımlara imza atacağını ancak iş dünyasının önünde engeller ulunduğunu belirten SUDEF Başkanı Erol Bulut, gezi olaylarını ve 17 Aralık’ı örnek gösterdi.  Paralel yapıya işaret eden Bulut, ülke çok önemli bir noktaya gelmişken birilerinin gezi olayları ile ve hırsızlık var diyerek ülkeyi kaosa sürüklemeye çalıştığını, asıl hırsızlığın, gezi olaylarından sonra yaşandığını faizlerin yükseldiğini, işlerin durduğunu söyledi.

Bulut, çok önemli noktalara temas ettiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

 “SUDEF, milletin sesi olarak kurulan bir federasyon. Yani millet neyi istiyor onu vurgulamaya çalışıyoruz. Bunu yaparken, biz parti gözetmeksizin yapmaya çalışıyoruz. Elbette ülkemizin önünde sorunlar vardır ama yapılanlar da vardır. Ülkemizde geriden kalan 90 yılın son 10 yılını ben çok önemsiyorum. O da 2003-2013 yılı arasıdır. Neden 2014-2015 yılını söylemiyorum? Çünkü bunlar kayıp yıllar. Bunların nedenlerini de arz edeceğim. 2013’e kadar yapılan işlere baktığımızda yolar, demiryolları, hızlı trenler, altyapı, ar-ge çalışmaları, tanklar toplar, 3. Köprü, 3. Havalimanı, asrın projesi olan Marmaray Projesi, bunların hepsi övgüye değer şeyler. Ben sayın bakanımızın şahsında öncelikle AK Parti hükümetlerine teşekkür ediyorum. Tabi ki, ülkemiz için beklentilerimiz de var, bunları da arz etmeye çalışacağım. Ben iş adamıyım. Benim yanımdaki arkadaşlarım ekibim, hepsi iş dünyasında kendilerini ispatlamış insanlar.

İşsizlik var, genç nüfusumuz var. Buna yüzde 100 çözüm bulamadık, bulmamız lazım. Ülkemizin kalkınmaya ihtiyacı var. Düşük maaşlılarımız var. Asgari ücretlilerimiz var. Bunlar sorun mu? Elbette sorun. Peki, çözüm için ne lazım? Bunun için biz kafa yorduk.  Bir şirket olarak görmeye çalışıyoruz biz ülkemizi. Ben 900 kişiye istihdam sağlayan bir grubun başkanıyım. İnşaat ve hizmet sektörlerinde çalışıyoruz. Ayrıca yerli otomobili çok önemsiyoruz. 4x4 iş makinesi grubunda da araştırma yapıyoruz. İnşallah başaracağız. Peki, ne var bizim önümüzde engel diye baktığımızda maalesef en büyük engel vesayetçi anayasa. Ama biz bunu dile getirmeye başladığımızda bazı partililer bizden rahatsız oluyor. Oysa biz milletiz. Yani bizim derdimizle dertlenmek lazım. Eğer ki biz bir şeyler biliyor ve bunu söylemiyorsak Allah bundan bizi sorumlu tutar diye korkuyoruz. Bizim tecrübelerimiz var, ama bu tecrübeler çok atiye dayanıyor. Örneğin bizim sanayiye ihtiyacımız var ama ileri sanayiye, teknolojik sanayiye ihtiyacımız var. Biz bunu yapmak istiyoruz ama önümüzde engeller var. 2013 yılı Nisan ayından Mayıs ayına kadar bizim tepe noktamızdı. Ne olmuştu o zaman? IMF’ye borcumuz bitmişti elhamdülillah. Yani IMF’nin boyunduruğundan kurtulmuştuk. Başka ne olmuştu? 3. Köprü, 3. Havalimanı, Marmaray, Nükleer tesisler… Bunlar için yabancı yatırımcılar sıraya girmişti ve arka arkaya büyük projeler yapılıyordu. Peki, bunlar yapılmışken, birileri dedi ki, paralelciler açık söyleyeceğim. Dediler ki ‘hırsız var, haydut var’ yahu, kardeşim hırsız olan yerde bu kadar varlık olur mu? Ne zaman esas hırsızlık oldu biliyor musunuz? Mayıs ayında başlayan gezi olaylarından sonra... Benim içim yanıyor. Dert adamı söyletir. Peki, nasıl oldu? Faizler rantiyecilerin de baskıları ile 3 katına çıktı. Faizler yükselince bizim üretimlerimiz durdu. Üretimler durunca iş gücümüz azaldı. Bu bir darbe girişimiydi. Şükür milletin dik duruşu ile olmadı ama 17 Aralık’ı denediler daha güçlü bir şekilde. O da olmadı ama ülke çok zarar etti. Ben bir yaşayan ekonomistim. Devletimizin bankaları çok önemli noktalara gelmişti. Özellikle Halk Bankası denge çubuğu olmuştu. Hatta İran ile alışverişlerimiz yüzünden Amerika’nın konseyinde falan konuşulmuştu bunlar. Ne demişlerdi? Bunu durduralım. Peki, durduralım da ne kazandık durdurunca? Önce denge çubuğunun gücünü, kazancını kırdılar. Sonra vatandaş kaybetti, bizler kaybettik. Malımız, mülkümüz eridi. Esas hırsızlık o zaman oldu. Bunları görmemiz lazım. Yarın bu darbecilerin yine darbe yapmayacaklarının garantisi mi var. Bu millete yazık. 70 yıl çekmişiz, hep kafamıza vurmuşlar. Şuanda bir yere gelmişiz. 1,5 yıldır da bu yüzden çekiyoruz. Ne yapmak lazım? Bunun çözümü kolay. Bizim bu anayasayı acilen değiştirmemiz lazım. Bunu ilan ediyoruz, ilanlarımıza da karşı çıkıyorlar. Olmaz böyle bir şey. Biz milletin sesiyiz.

Elbette biz, halkımızın daha çok kazanmasını istiyoruz. Siz benim cebimdeki parayı ona buna vermeye kalkarsanız burada adalet olmaz. Ben bir işçiden bin 100 lira para kazanıyorum örneğin. Bunu kat sayılarla artırabiliriz ve asgari ücreti de bin lira olarak ödüyorum. Siz diyorsunuz ki bin 600 lira yapacağız. Bunlar realiteler, milletimiz uyansın istiyoruz, bunları diyenler de uyansın istiyoruz. Yani temel olmadan hazır bir şey ne kadar sürdürülebilir ki? Hazıra dağ dayanmaz der büyüklerimiz. Peki, ne yapmamız lazım? Tabi ki üretmemiz lazım. Üretemiyoruz, önümüzde engeller var, ayaklarımıza prangalar vurulmuş. Allah, Çanakkale’de yatanlara, Atatürk’e ve silah arkadaşlarına rahmet eylesin. Ne diyordu Atatürk 1924’te ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ Biz bunu istiyoruz. Çok şey mi istiyoruz acaba. Artık irademize sahip olmalıyız. Haklarımızı bilmeliyiz. Üniversiteyi bitiren evlatlarımız var. Onların gelecek kaygıları var. Bunları nasıl gidereceğiz? Üreterek gidereceğiz. Üretelim diyoruz, dışarıdaki güçler içeridekilerle bir araya geliyor, duvara tosluyoruz. 17 Aralık’tan sonra Anadolu Aslanlarının ödü koptu. Herkes bir adım geri attı. Kayıtsız şartsız, egemenlik milletin olsun Allah’ın izni ile devlet ile millet el ele tutuşacak, o zaman biz yukarı sıçrayacağız. O zaman işsizlik kalmayacak, refah seviyesi yukarı çıkacak. Bizim derneklerimizde Alevi’si var, Sünni’si var, Kürt’ü var Türk’ü var. Biz uyandık artık. Yani biz artık oy verirken bize ne vereceğinize bakıyoruz. Eskisi gibi spor takımı tutar gibi parti tutmuyoruz. Yani benim evladım ne kazanacaksa, Alevi, Kürt kardeşimin de evladı aynı oranda hisse alacak bu memlekette. Bunu fark ettik biz bu memlekette. Ama hala birileri fark edemiyor. Biz diyoruz ki onlar da fark etsin, hep beraber fark edelim ve muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne çıkalım. Bunun yolu vesayetçi rejimin değişmesi ve devlet ile milletin el ele vermesinden geçiyor. Biz devletten bir kuruş istemiyoruz. Elhamdülillah özel sektörün sermayesi çok yüksek… Diyorlar ki ‘borcunuz var’ Evet borcumuz var. Ama 2003’te de ben tüccardım. Borcumun hâsıladaki oranı yüzde 80’di. Bu Milli Savunma Bakanlığı’nın yaptığı ürünlerde de öyleydi. Geçen gün, fuarı gezdik, duygulandık gözlerimiz doldu. Bunun için hem sayın bakanımıza hem de şahsında hükümetinize teşekkür ediyorum. Peki, siz yapıyorsunuz da biz niye yapamıyoruz? İşte biz bunun için yapamıyoruz. Bizi bize bırakmıyorlar. Yaptırmak istemiyorlar. Biz yan sanayi yapıyoruz dışarıya satıyoruz 30 liraya. Arabayı alıyoruz 100 liraya. Kaç yerden zarar ediyoruz. Bir, cari açıktan zarar ediyoruz. İki, en önemlisi istihdamdan zarar ediyoruz. Nuri Demirağ’ı burada anmadan geçersem haksızlık olur. O yokluk yıllarında 1940-44’te 10 tane uçak üretmiş ve uçurmuş. Anlamak mümkün değil, aklım almıyor. O günkü yöneticilerimiz demiş ki, ‘Amerika’dan bedava alıyoruz, sizden alırsak bu millet bizi asar’ İleri teknolojiyi o zaman başlatacaktık hal bu ki… Peki, ne olmuş? 400 milyon lira tamir masrafı ödemişiz. Çünkü ar-ge uçaklarını almışız adamların. Oysa bizim uçaklarımız 300 milyon liraya yapılıyormuş. Bunların hepsi kayıt. Peki, Atatürk ne diyor? Atatürk diyor ki, ‘rahatlığı tercih ederseniz, yorulmadan kazanmayı tercih ederseniz yarın hassasiyetlerinizi, öteki gün özgürlüğünüz kaybedersiniz’ Bizimkiler ne diyor? ‘bugün rahat olun, yarın Allah kerim diyor’ bunlar bize reva değil.”

“2023 YILINDA 500 MİLYAR DOLARLIK

İHRACAT YAPACAĞIZ”

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, ise konuşmasına birlik ve beraberlik vurgusu yaparak başladı. SUDEF Başkanı Erol Bulut ve yönetim kuruluna bu önemli geceyi organize ettikleri için teşekkür eden Yılmaz, derneklerin bir araya gelerek federasyon olmasının çok önemli olduğunun altını çizdi. Yılmaz, “bir ipi tek parça iken koparabilirsiniz ama 12 parça iken koparmanız imkânsızdır” dedi.

AK Parti ile birlikte Türkiye’nin geldiği noktaya değinen Bakan Yılmaz, ekonomik verilerle konuştu. Türkiye’nin artık kendi savaş gemisini, helikopterini, tankını, uydusunu üreten bir ülke konumunda olduğunu belirten Bakan Yılmaz, bu ürünler satıldığında Türkiye’nin ihracatının aratacağını belirterek 2023’te 500 milyar dolar ihracat hedeflediklerini söyledi.

AK Parti döneminde 6 milyon kişinin iş sahibi olduğunu belirten Bakan Yılmaz bu rakamın 10 Avrupa ülkesinin nüfuslarından daha fazla olduğunu söyledi.

Bakan Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“2002’de bu ülkenin ihracatı 36 milyar dolardı. Şimdi ihracat ne kadar? 157 milyar dolar. O zaman hangi Türkiye daha çok üretti? Muhakkak ki yeni Türkiye daha fazla üretti. Ama üretmek de kolay değil. Bizim dönemimizde 6 milyon insanımıza iş sağladık. 6 milyon Estonya’nın, Hırvatistan’ın, Arnavutluk, Litvanya, Makedonya, Letonya’nın, Slovenya’nın, Finlandiya’nın, Avrupa’daki 10 devletin nüfusundan fazla. Siz, iş sağlarsanız toplumda barışı sağlarsınız. Çünkü yoksul olan evde kavga bitmez diye bir söz vardır. Dolayısıyla kavgayı azaltmak için mutlaka bizim insanımızın refah seviyesini artırmamız lazım. Yoksulluğu azaltmamız lazım. Biz, yoksulluğu azalttık. 2002’de kişi başına düşen gelir 3 bin 400 dolardı, şimdi ne kadar 10 bin 400 dolar. Yine kişi başına düşen geliri üç katından fazla artırdığımız gibi biz göreve geldiğimizde gayrisafi milli hâsılamız 330 milyar dolardı, şimdi 800 milyar doların üzerinde. Milli geliri artırmak bir başarı ama o gelir dağılımını 77 milyon içinde de dağıtabilmek, sosyal demokrasiyi sağlayabilmek o da ayrı bir marifet. Eskiden hastaneye gidince tedavi alınamayan bir ülkeden şimdi engelliler hastaneye gidemiyorsa ayağına doktor gönderiyoruz ve 400 binden fazla engelli kardeşim evinde tedavi alıyor. 2 milyonun üzerindeki yoksula kömür dağıtıyoruz. 3 milyonun üstündeki insanımıza da sosyal yardımlar yapıyoruz. 2002’de her üç kişiden biri yoksulken 20 milyon yoksul iken, şimdi 2 milyona yakın yoksunumuz var. Yani günlük geliri 4,3 doların altındakiler. Ama diyoruz ki bu millet bir ve beraber olursa, ‘istikrar ve güven devam etsin’ derse işte o zaman biz Allah nasip ederse 2023 yılında yoksulluğu da sıfırlayacağız. 2023’te bizim hedefimiz kişi başına düşen geliri 25 bin dolar yapmak, gayrisafi milli hâsılayı 2 trilyon dolar yapmak. İşte o zaman yoksulluğu da sıfıra indiririz. İşsizlik kaça inecek?

Türkiye’nin şuan ki ihracatının kilogram değeri 1,6 dolar. Almanya’nın ne kadar yaklaşık 4,5 dolar. Demek ki yüksek katma değerli ürünler satmamız lazım. Biz Atak helikopteri ürettik. Atak helikopteri sattığımız zaman kilogram fiyatı 5 bin dolar olacak. Göktürk uydusunu kendimiz ürettik, uzaya da gönderdik. Eğer Göktürk 2 Uydusunu satarsak 200 bin dolar. Yine ASELSAN’ın da ortak olduğu Bilkent’te galyum nitrat bazlı bir çip fabrikasının temelini attık. Eğer 1 kilogram galyum nitrat bazlı bir çip üretirsek 1 kilogramı 10 milyon dolar.

Allah nasip ederse 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat yapacağız. Dünyanın ekonomisi gelişmiş 10 büyük ülkesinin ihracatı 500 milyar dolar. Eğer siz bu rakamı yakalarsanız o zaman dünyanın gelişmiş en büyük 10 ülkesinden birisi olursunuz. Eğer ar-geye, bilgi teknolojilerine dayalı yüksek katma değerleri üretirsek. Atak Helikopteri, Göktürk Uydusu örneklerini verdim. Füzemizi, milli gemimizi, tankımızı, eğitim uçağımızı yapıyoruz. 2023’te Allah nasip ederse kendi savaş uçağımızı da gökyüzünde uçuracağız.”

“YAPILANLARI ÇEKERSEK

SİVAS KÖYE DÖNER”

AK Parti hükümetleri döneminde Sivas’ta yaşan gelişmelere de değinen Bakan Yılmaz, ‘Sivas’a ne yaptınız?’ şeklindeki eleştirilere de cevap verdi. Yapılanlar çekildiğinde kentin bir köye dönüşeceğini söyleyen Yılmaz, Sivas’ın devlete verdiğinden daha fazlasını geri aldığını kaydetti. Bakan Yılmaz, “Biz geldiğimizde üniversitedeki öğrenci sayısı 17 bindi. Şimdi 50 bine yaklaştı. Yani üniversiteyi 3 kat büyüttük dersek yeridir. Biz geldiğimizde OSB’de bin işçi çalışıyordu şimdi 6 bin işçi çalışıyor.  Doğal gaz var mıydı? Doğalgaz yoktu. 900 kilometre bölünmüş yol yaptık. Bölünmüş yol var mıydı? Yoktu. Doğal gaz yok, bölünmüş yollar yok, doğru düzgün bir havaalanı yok. Adalet sarayını, açık cezaevini çekersen bir şey kalmaz. İlçelerdeki hastaneleri çekersen bir şey kalmaz.  Eğer ki bunları hepten Sivas’tan çekerseniz bilin ki Sivas köy haline gelirdi. Bir başka rakamı söyleyeyim; Sivas’ta kişi başına alınan vergi 2 bin lira ama devletin Sivas’a yapmış olduğu yatarım 3 bin 300 lira. Yani Sivas devlete verdiğinden daha fazlasını almakta... Son 10 yılda Sivas’a yapılan yatırım 13,9 milyar Türk Lirası. Allah’a hamdolsun.” İfadelerini kullandı.

Bakan Yılmaz, konuşmasının son bölümünde AK Parti hükümetleri döneminde ülkede gerçekleştirilen önemli çalışmalara da değindi.

Programda Sivas Valisi Âlim Barut ve Ulaş Belediye Başkanı İsrafil Göçgün de kısa birer selamlama konuşması yaptı. Konuşmaların ardından Bakan Yılmaz, Vali Âlim Barut, SUDEF Başkanı Erol Bulut ve diğer konuklar, toplu fotoğraf çektirdi.