Sivas Medicana Hastanesi Doktorlarından Obezite ve Diyabet Cerrahı Op. Dr. Mustafa Atabey, ruhsal hastalıkların şeker hastalığına davetiye çıkardığını belirterek, “Yapılan araştırmalar ruhi sıkıntıların, şok ve korku gibi psikolojik etkenlerin pankreasta olan insülin salgılamasını etkilemekte, kanda şekerin yükselmesine, idrarda şeker olmasına etkili olduğunu göstermiştir. Ruhsal sorunların şeker hastalığını davet ettiği ortaya çıkmıştır. İnsanlarda üzüntü, korku, sıkıntı, şok gibi durumlar tüm salgı bezlerini etkilediği gibi, pankreas salgı bezi üzerinde de olumsuz etkiler yapar. Vücudun beslenme dengesini ve hazmı bozucu etkiler yapar. İnsanlar stres altında oldukları, korktukları zamanlarda idrar ve kandaki şeker miktarı yükselmektedir. Ruhsal bozukluklar şeker hastalığına neden olurken, şeker hastalığı da kişinin ruhsal durumunun bozulmasına neden olur. Hastalar bu şekilde bir girdabın içine girer ve depresyonun oluşması söz konusu olur. Yaşama zevkini kaybeden kişinin zamanla şekeri artmaya başlar “dedi.
“Hastalığın şiddeti, ruhsal belirtilerle yakından alakalıdır”
Atabey, hastalığın şiddeti işlevselliği etkimle seviyesi ve yaşamı tehdit etme özelliğinin ruhsal belirtilerle yakından alakalı olduğunu ifade ederek, “Hormonlar davranış ve düşüncelere, duygulanım üzerine etki ederken, duygulanım da hormonal sisteme etki eder. Kişilerdeki duygusal zorlanmalarla, değişikliklerle hormon salgısı etkilenir. Beyin korteksini etkileyen uyaranlar, kimyasal ileticilerin aralarındaki etkileşimi bozar. Endokrin hastalıklar sırasında beyin işlevleri bozulur ve ruhsal hastalığa neden olabilir. Şeker hastalığı bir endokrin hastalıktır. Bununla birlikte psikiyatrik sorunlar gelişebilir. Aniden ortaya çıkan kan şekeri düşmesi geliştiği zaman, beyin işlevlerinde bozulmaya ve yetersizliğe neden olur. Kişilerde baygınlık hissi, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı gibi etkiler görülebilir. Hastalarda kronik kan şekeri düşüklüğü olduğunda, kişilik değişimleri, depresyon, algı bozuklukları gibi psikotik bulgular meydana gelebilir. Kan şekerindeki değişimler ve düzensizlik beyin işlevlerini ve ruhsal durumu etkilediği gibi, kişilerdeki ruhsal değişimler ve duygusal farklılıklar da kan şekerini etkileyecek bir durumdur. Gerginlikler ve psişik çatışma kan şekerini direkt olarak etkiler. Fiziksel bir hastalıkla ruhsal belirtiler arasındaki ilişkinin gösterilmesi çok kolay değildir. Kronik hastalıkların psikolojik belirtilere sebep olduğu düşünülebilir. Hastalığın şiddeti, işlevselliği etkileme seviyesi ve yaşamı tehdit etme özelliği ruhsal belirtilerle yakından alakalıdır” diye konuştu.
Ruhsal sorunlar şeker hastası yapabilir
Atabey, şeker hastalığının ortaya çıkışı genetik ve fiziksel faktörler dışında, ruhsal sorunlar ve yaşam olayları ile bağlantılı olabileceğini söyleyerek “ Kan şekeri seviyesi ve ruhsal gerginlik arasındaki ilişki iki farklı şekilde açıklanır. Bu doğrudan olarak stresle ilişkili olarak kan şekerinde bozulmaya neden olabilir ya da duygusal ve ruhsal gerginlik yüzünden hastanın beslenme ve fiziksel etkinleri aksattığından kaynaklanabilir. Stres hormonlarının salgılanması, insülinin kan şekerini düşüren etkisine tam ters etki yapar. Bu nedenle kan şekerinin seviyesini yükseltir. Şeker hastalarında etkin bir tedavi uygulanmasına rağmen, kan şekeri kontrol altına alınamadığında, hastaların psikolojik değerlendirmeye alınması gerekir. Yetişkinlerde görülen şeker hastalığında, tedavi gerektirecek kadar psikolojik bozuklukların olması yüzde 20 oranında etkili olur. Bu yüzden şeker hastalarının fiziksel muayenesi dışında, ruhsal, duygusal ve davranışsal durumlarının değerlendirilmesi gerekir. Bu hastalarda en sık görülen psikiyatrik hastalıklar depresyon ve anksiyete bozukluğu olarak belirlenmiştir “ifadelerini kullandı.
“Şeker hastası olanlarda depresyon olma riskinin iki misli arttığı belirlenmiştir”
Atabey, yapılan araştırmaların şeker hastası olanlarda depresyon olma riskinin iki misli arttığı belirlenmiş olduğuna değinerek” Şeker hastalığı yaşam boyu etkili olacak bir hastalık olduğundan, hastaların biyolojik ve hormonal etkilerle baş etmesi ve bu hastalığın üstesinden gelmesi gerekir. Ayrıca şeker hastalığının hastalarda sinirlerde, gözlerde, böbreklerde, kalpte hasar veren bir özelliği olduğundan, depresyon riski daha fazla artmaktadır. Depresyonun olması da, Tip 2 diyabet riskini iki misli oranda arttırmaktadır. Bu depresyonda olan kişide stres hormonlarının artmasıyla, hastaların hareketsiz olmasıyla ve kilo almasıyla ilişkilidir. Depresyonun şeker hastalığının komplikasyonlarını ortaya çıkarma etkisi bulunmaktadır. Depresyonda olan kişiler günlük yaşamdaki işleri yapmakta zorlanırlar. Şeker hastası olanlar hastalığını denetleyemez ve durumu kötüleşebilir. Bu depresyonun ilerlemesine, şeker hastalığının ihmal edilmesine ve dolayısıyla komplikasyonların yaşanmasına neden olur” şeklinde konuştu.
Depresyonda olan şeker hastaları neler yapabilir?
Atabey, depresyonda olan şeker hastalarının neler yapabileceğini şu şekilde açıkladı: “Bu konuda uzman bir doktora danışmak, toplumsal etkinlere katılmak, düzenli bir şekilde bedensel etkinlikler yapmak, sağlıklı ve besleyici yiyeceklerle beslenmek, sağlıklı bir kiloda olmak, alkol kullanımını bırakılması gerekir. Alkol hem şeker hastalığında kan şekeri seviyesinde dengesizlik, hem de depresyon ilaçlarının etkisini azaltmakta etkilidir. Bu hastalıkların etkisinde olan hastaların ailesinden ve çevresindeki arkadaşlarından destek alması gerekir. Sürekli olarak tansiyon, kan şekeri ve kolesterol seviyelerinin ölçümünün yapılması gerekir”.