KESK Sivas Şubeler Platformu, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına tepkisini dile getirerek, ‘Savaşa hayır’ dedi.
KESK’e bağlı sendika üyeleri Cumhuriyet Meydanı’nda ‘Savaşa hayır’ demek için bir araya geldi.
Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan KESK Sivas Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Özgür Baştürk; “Toplumların ayrışması temelinde gücünü koruyan emperyalizm, yeni ve ötesi karanlık bir senaryo ile sahnedeki yerini almış, bir süredir körüklenen karşılıklı gerilim politikaları sonunda Rusya, Ukrayna’ya savaş açmıştır. Onuncu gününü geride bırakan bu savaşta, hala kaç askerin, kaç sivilin, kaç çocuğun öldüğü bilinmezken, biz biliyoruz ki ölen aslında insanlık erdemi olmuştur. Biz emekçiler, her türlü savaşa karşıyız, çünkü ölenler halklardır, emekçilerdir, köylülerdir. Ölen geleceğe dair umutlardır. Çünkü savaş demek, ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir. Çünkü savaş demek, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenmesi demektir. Çünkü savaş, silah kartellerinin palazlanması, ülke ekonomilerinin halkların refah düzeyine değil, silahlanmaya evrilmesi demektir. Çünkü savaş, karşılıklı iki veya ikiden fazla ülkenin çatışmasının yanında, ülkelerin kendi içlerindeki farklı etnik yapıların da birbiriyle çatışması demektir. Çünkü savaş, devletlerin halklarına dönük olmak üzere, baskı politikaları geliştirmesi, özgürlükleri kısıtlaması, hukuk ve adaletin askıya alınması demektir. Çünkü savaş, ekosistem üzerinde yaratılan tahribatla, yaşadığımız gezegenin sonunun hazırlanması demektir. Yoksulluk, açlık, mültecilik demektir savaş. Önlenemeyen göç dalgaları ile, sosyal yapıların sarsılması, insanların yurtsuz yuvasız kalması demektir” dedi.
Her ne pahasına olursa olsun, tüm savaşların son bulmak durumunda olduğunun altını çizen Baştürk; “Savaşı durdurmak için hiçbir zaman geç değildir. Çünkü süren savaşta çatışan tarafların halkları da savaşı istememektedir. Bu sebeple biz emekçiler diyoruz ki, öncelikle Rusya kendi halkının sokaklardan yükselen barış talebine kulak vermeli, saldırılarını derhal durdurmalı, Ukrayna’dan koşulsuz çekilmelidir, sebep olduğu milyarlarca dolarlık maddi kaybı tazmin etmelidir. Ukrayna ise, topraklarındaki yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesi için politikalar üretmeli, gerilimi arttıracak her türlü askeri unsuru kontrollü bir şekilde ülke toprakları dışına çıkarmalıdır. Ukrayna’daki tüm halklar kendi gelecekleri hakkında silahların gölgesinden uzak bir biçimde karar verebilmelidir. NATO, genişleme politikalarından derhal vazgeçmeli, tüm uluslararası askeri anlaşma ve paktlar gözden geçirilmelidir. Bu kapsamda, bölge ülkeleri de, sürmekte olan gerilimi körükleyici söylem ve her türlü diplomatik manevradan vazgeçmeli, aldıkları her karardan, en fazla Ukrayna ve Rusya halklarının zarar göreceğini unutmamalıdır. Bu talepler doğrultusunda ülkemizi yöneten iktidarın da NATO’da genişlemeye yönelik yaklaşımına net bir şekilde itiraz ediyoruz. Savaşı değil yaşamı ve barışı savunan bizler, gelecekte olası çatışmacı politikalar karşısında bir büyük felakete yol açabilecek nükleer anlaşmaların gözden geçirilmesini, ülke kaynaklarının savaş yatırımlarına dönüştürülmemesini talep ediyoruz. Çünkü bizler, farklı coğrafyalardan farklı emperyalist projelerin ve yayılmacı hayallerin çatışmasını istemeyenleriz. Çünkü bizler, her türden savaş ve ölüm gerekçesini reddedenleriz. Çünkü bizler, savaşsız, sömürüsüz 'Başka bir dünya mümkün' diyenleriz. Çünkü bizler, tüm dünya halklarını, ırkçılığa ve ayrımcılığa, devletlerin her türden baskıcı politikalarına, emeğin sömürülmesine, demokrasinin yok sayılmasına ve ekosistemin talan edilmesine karşı bir büyük mücadeleye çağıranlarız. Şimdi söylenecek bir söz varsa onun adı barıştır. Yaşasın barış, yaşasın halkların kardeşliği” diye konuştu.