Mardin’de 10. Uluslararası Mardin Artuklu Bilimsel Araştırmalar Kongresi yapıldı. Kongre’ye katılan Sivas Gazeteci ve Yazarlar Derneği Başkan Yardımcısı ve Devlet Sanatçısı Dr. Fatmagül Saklavcı “Sivas İlinde Gümüş İşlemeciliği ve Son Temsilcilerinden Telkâri Ustası Niyazi Arslanhan’ın Çalışmaları” isimli sunumu ile Sivas ilinde kaybolmaya yüz tutan mesleklerden telkâri sanatı ve gümüş işlemeciliği ile uğraşan birkaç ustadan birisi olan Nizayi Arslanhan’ın çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Saklavcı bu vesileyle Anadolu’da 2500 yıllık geçmişe sahip olan telkârinin ülkemizde en önemli merkezlerinden Midyat’a da gidip telkâri ustalarını ziyaret ederek yaptıkları çalışmaları yerinde izledi ve gazetemiz okuyucuları ile paylaştı.
Mezopotamya’nın kadim ilçelerinden olan, köklü geçmişi ve zengin kültürel değerleri olan Midyat, Mardin ilinin bir ilçesidir. MÖ 9. Yüzyıl Asur tabletlerinde Matiate olarak tanımlanan Midyat Aramice/Süryani bir isimdir ve "mahallesim", "vatanım" anlamındadır. Midyat tarih boyunca Sümerler, Asurlular, Urartular, Makedonyalılar, Persler ve Romalılar gibi birçok uygarlığın egemenliğine sahne olmuştur. Midyat’ın İslam egemenliği altına girmesi M.S 640 yılında, Hz. Ömer dönemine rastlar. Dillerin ve dinlerin şehri, dört bir yanı tarihi yapılarla çevrili olan Midyat, İslam, Hristiyanlık ve Ezîdîlik gibi dinlerin ve Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Süryanice dillerinin buluşma noktasıdır. Midyat'da Müslüman olarak Kürtler, Türkler ve Araplar, Hristiyan Dinine mensup Süryaniler, Katolik, Ortodoks, Protestanlarla birlikte Ermeniler ve Keldaniler yaşamaktadır.
Midyat’ın sosyo-kültürel yapısını yansıtan ve görülmeye değer pek çok yapı bulunmaktadır. 397 yılında yapılmış olan dünyanın en eski Süryani Ortodoks Mor Gabriel Manastırı, 4 yüzyıl Mor Barsavmor Kilisesi, 1860 yılında yapılmış Meryem Ana Kilisesi, Mor Stefanos Kilisesi, yaklaşık 100 yıllık geçmişi ile Midyat evleri, 1915 tarihli Cevat Paşa Cami, Kafro köyü ve Devlet Konuk Evi Midyat’ın gezip görülecek en önemli mekânlardandır.
Midyat’la özdeşleşmiş olan telkâri sanatı 2003 Yılında UNESCO tarafından kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Miras kavramının en önemli alanlarından biri olan el sanatlarına dâhil edilmiştir. Ülkemizde Beypazarı, Trabzon ve Sivas da telkâri işlemeciliği yapılan merkezlerdendir. Kullanılan malzemeleri, mesleği icra eden ustaları ve üretim süreçleriyle geleneksel özelliklerini koruyan, bu sanat Midyat’ta çoğunlukla Süryaniler tarafından icra edilmektedir. 22 mikrona varan tel inceliği ile zarif ve göze hitap eden bu sanat ilçenin kadim medeniyetlerini, kültürünü, yaşam biçimlerini ve tarihi dokusunu yansıtmaktadır.
Telkâri, Farsça bir kelimedir. Telkâri adı, üretimde kullanılan “tel” ve Farsçada örme anlamına gelen “kari “ kelimesinin birleşmesinden oluşmuştur. Gümüş veya altından yapılmış telkâri telleri, çatının şekline göre kıvrılarak, sarılarak ya da örülerek çeşitli desenler oluşturacak şekilde düzenlenmesi; birbirine kaynaklanmasıyla yapılan dantele benzeyen kafes işidir. Bu tekniğin Latince adı olan filigran, filum (iplik) ve Granum (buğday) sözcüklerinden oluşmuştur.
Geleneksel Midyat telkârisi, atölyeler ve gümüş satış mağazalarının bulunduğu Midyat gümüşçüler çarşısında işlenmektedir. Midyatlı Hanna Nayır ve Konstantin Akgün’den öğrendiği usullerle mesleğini 30-40 yıldır icra eden Murat Aslan geçmişte Midyat’ta 40 atölyenin açık olduğunu, yaklaşık 60-70 ustanın, 400 kadar kalfanın ve 200-300 kadar da çırağın bulunduğunu bilgisini veren Usta, yılda ortalama 20 öğrenciye telkâri sanatını atölye ortamında öğretmektedir. Bu öğrencilerden bazılarının Artuklu Üniversitesine bağlı Midyat Telkâri Tasarım ve Uygulama Merkezi’nde çalışmaktadır.
Telkâride kullanılan ham haldeki gümüş ocaklarda erittirerek tel haline getirilmektedir. Çeşitli kalınlıklarda olan bu tellere haddeden geçirme, tavlama, çift işi, kıvırma gibi çeşitli teknikler uygulamaktadır. Vav, sim, damla, mekik dolgu teknikleri ile formların oluşturulması için tarak, pens, çift, kargaburnu, zar heşdek takımı, gaz ocağı, körük, şalimon gibi geleneksel malzemeler kullanılmaktadır. Boraks, lehim ve teneker yardımı ile son şekli verilen kolye, yüzük, bileklik, kalem, kutu gibi parçalar günümüzde bilye ve iğne dolabında parlatma ve cilalama işlemlerine tabi tutulmaktadır. Takı, bardakaltı, fincan, mektup zarfı, tepsi, bardak kılıfı, çanta, vazo ve vitrin aksesuarlarının tasarımlarında özgün ve geleneksel motifler bir arada kullanılmaktadır.
Günümüzde Malta ve Venedik’te klasik yöntemlerle telkâri yapılırken Çin’de makine ile üretim yapılmakta ve ülkemize de getirtilmekte, Midyat telkârisi adı altında satılmaktadır. Geleneksel usullerde yapımı oldukça zahmetli olan telkâri sanatı, zamana, şartlara ve teknolojiye yenik düşmekte, döküm ürünlerin artmasıyla çeşitlilik artmakta ancak maliyetlerden dolayı talep azalmaktadır.
Gerek Midyat, gerek Sivas ve yurdumuzun birçok yöresinde icra edilen el emeği göz nuru geleneksel sanatların ve zanaatların gelecek nesillere aktarılabilmesi yetiştirilecek ustalara ve desteklenerek cazip hale getirilmesine bağlıdır.
Kadim ilçenin tarihi yapıları, telkâri gümüş işleri görsel bir şölen sunmakta, ilçenin candan ve samimi halkı yolu Midyat’a düşenleri muhabbetle kucaklamaktadır.
Bir Evin Kapısında Dört Sembol, Dört Din. Soldan sağa Yezidîlik, Musevilik, Hıristiyanlık, İslamiyet.