Prof. Dr. Kürşat Karadayı ?Bağırsakta polip de tedavi edilmemesi durumunda küçük bir ihtimal de olsa kanser gelişimine sebep olabilir. Ülseratif kolit, Crohn hastaları ve diyabet hastaları bağırsak kanseri açısından risk grubundadır ve takip edilmelidir.?
Hafife almayın
Prof. Dr. Kürşat Karadayı ?Bağırsakta polip de tedavi edilmemesi durumunda küçük bir ihtimal de olsa kanser gelişimine sebep olabilir. Ülseratif kolit, Crohn hastaları ve diyabet hastaları bağırsak kanseri açısından risk grubundadır ve takip edilmelidir.?
Ülseratif kolit, Crohn hastaları ve diyabet hastaları bağırsak kanseri açısından risk grubundalar.
Vücudumuzda ince bağırsaktan sonra gelen kalın bağırsakta, hücrelerin kontrolsüz bölünüp çoğalması ile oluşan doku kitlesinin tümör olarak tanımlandığını açıklayan Medicana Sivas Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Kürşat Karadayı, bu tümörlerin selim ve habis tümörler olarak ikiye ayrıldığını ve bağırsak kanseri ihtimaline karşı takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Bağırsak Duvarında Görülen Polip Tedavi Edilmediği Takdirde Kansere Dönüşebilir
Kalın bağırsağın kolon ve rektumdan oluştuğunu ve bütün organlarda olduğu gibi farklı hücre gruplarından meydana geldiğini ifade eden Prof. Dr. Kürşat Karadayı, hücrelerin kontrolsüz çoğalmasından dolayı bağırsak kanserinin bağırsak duvarının en iç tabakasında başladığını ve erken tanı koyulup tedavi edilmemesi durumunda zarın altındaki tabakalara doğru yayılarak geliştiğini söyledi. Bağırsak duvarında polip veya adenoma olarak yaşanan gelişimlerin erken tanı için dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Bağırsakta gelişen tümörlerin selim ve habis tümör olarak ikiye ayrıldığını, selim tümörlerin kanser olma ihtimalinin küçük olmasına rağmen tedavi edilmesi gerektiğini, selim bir tümör olan polipin ileride kansere dönüşebilme riski göz önünde bulundurularak çıkarılması gerektiğinin altını çizdi. Habis tümörlerin ise erken teşhis edilmemesi durumunda diğer doku ve organlara sıçrayarak onlara zarar verebileceğini, kana karışabileceğini, lenf yollarına girerek metastaz denilen tedavisi zor evreye ulaşabileceğini belirtti.
Ailesinde Bağırsak Kanseri Olanlar Düzenli Taramalarını Yaptırmalı
Karadayı, bağırsak kanserinin nedeninin tam olarak bilinmediğini ifade ederek, ?Genetik faktörler bütün kanser türlerinde olduğu gibi bağırsak kanserinde de önemli bir yere sahiptir. Kişinin akrabalarından bazılarına, bağırsak kanseri teşhisi koyulmuş ise muhakkak düzenli olarak takip edilmelidir. Bağırsakta polip de tedavi edilmemesi durumunda küçük bir ihtimal de olsa kanser gelişimine sebep olabilir. Ülseratif kolit, Crohn hastaları ve diyabet hastaları bağırsak kanseri açısından risk grubundadır ve takip edilmelidir. Hayvansal yağ bakımından zengin, kalsiyum, folat, lif bakımından eksik gıdalarla beslenen kişilerde ve sigara içenlerde bağırsak kanseri görülme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca yaş faktörü de önemlidir. Ailesinde bağırsak kanseri olanlar 45 yaşından sonra, genetik risk altında olmayanlar ise 60 yaşından sonra bağırsak kanseri taramalarını yaptırmalıdır. Beslenmesinde lifli gıdalar, meyve sebze, balık, kalsiyum açısından zengin gıdalar tüketenler bağırsak kanseri açısından büyük risk taşımamaktadır. Fazla kırmızı et tüketimi, alkol tüketimi bağırsak kanseri riskini artırmaktadır. Ayrıca bağırsak kanseri kilo ile de ilişkilidir ve obez kişilerin bağırsak kanserine yakalanma oranı riski yüksektir.? dedi.
Bağırsak Kanseri Belirtileri İhmal Edilmemeli
Bağırsak kanserinin sinsice ilerlediğine dikkat çeken Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Kürşat Karadayı, normal bağırsak hareketlerinde meydana gelen değişikliklerin, karında kanserden kaynaklanan bağırsak tıkanıklığının yarattığı yumru ve ağrının, rektumda veya dışkıda kanama, rektumda gerilme, kilo kaybı ve kansızlıktan kaynaklanan yorgunluğun ihmal edilmemesi ve uzman bir hekime başvurulması gerektiğini belirtti. Bağırsak kanseri taraması kanserin erken teşhisini sağlar ve tedaviyi kolaylaştırır. Tarama ile poliplerin tespit edilerek erken çıkarılması poliplerin ilerleyen evrelerde kansere dönüşmesinin önüne geçilebileceğini belirtti. Kolonoskopi ile hastanın kalın bağırsağı görüntülenerek tespit edilen polipler alındığını açıkladı. Video görüntüleme yöntemi olan sigmoidoskopi ile kolonun alt bölgesi incelenip, gaitada gizli kan araştırıldığını ve gerekli görüldüğü durumlarda parça alınabileceğini söyledi.
Cerrahi Operasyonla Kanserli Bölge Çıkartılarak Kanserli Hücrenin Dağılmasına Karşı Önlem Alınır
Prof. Dr. Kürşat Karadayı, hastalığın yerine, evresine, hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak tedavi planlanması gerektiğine dikkat çekerek, ?Hastaya farklı tedavi yöntemleri ve etkinliği hakkında detaylı bilgi verilmelidir. Bağırsak kanseri tedavisinde genellikle cerrahi yöntem, kemoterapi ve radyasyon tedavisi kullanılır. En sık kullanılan tedavi yöntemi ise cerrahi yöntemdir ve operasyonun tipi hastalığın yerine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bağırsağın kanserli olan kısmının ve yakın çevresindeki sağlıklı dokunun çıkarılması özellikle erken evrede uygulanan tek tedavi şeklidir. Bağırsağın tümörlü kısmının çıkarılmasından sonra sağlıklı bölümleri birbirine bağlanır. Bu işlemin yapılamaması durumunda kolostomi olarak adlandırılan, karın duvarında dışkının dışarı atılmasını sağlayan bir delik açılarak bağırsaklar deliğe bağlanır. Kolostomi geçici süreli olduğu gibi kalıcı da olabilir fakat hastalar kısa sürede bu duruma adapte olmaktadırlar. Operasyon sonrası alttaki bağırsak dokusunun iyileşmesi için geçici olarak yapılan kolostomiden bir süre sonra ikinci bir operasyon yapılır ve bağırsaklar birbirine bağlanarak hastanın normale dönmesi sağlanır. Daimi kolostomi uygulanan kişilere hekim ve uzmanlar tarafından bakımıyla ilgili eğitim verilir. Cerrahi operasyonla tümör çevresindeki lenf nodlarının çıkarılarak incelenmesi ve kanserin bulaşıp bulaşmadığının tespiti mümkündür. Operasyon sonrasında bazen hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla kemoterapi verilebilir. Yeni tümörlerin oluşmasını önlemek için verilen kemoterapide farklı ilaç tedavi yöntemleri uygulanır. Bazen hastanede yatarak kemoterapi uygulanabilir ve bu sayede hastanın hekim, kemoterapi hemşiresi tarafından takibi sağlanır. Ayrıca kemoterapi ile birlikte verilen immünoterapi tedavisi kemoterapinin olumsuz etkilerini azaltmakla birlikte tedavinin daha etkin ve hızlı olmasına yardımcı olur.? dedi.