Naci YILDIZ/ÖZEL HABER
Sivas’ta zenginden alıp fakire ulaştıran Bir El de Sen Uzat Gönüllü Yardım Hareketi üyeleri, gönülleri fethetmeye devam ediyor. İlimizde 4 yıldır ihtiyaç sahiplerine her türlü yardımı ulaştıran gönüllü yardım ekibi, 2’si erkek üzere 41 kişiden ulaşıyor.
Önceki dönem Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Özaydın’ın da yer aldığı hareket içerisinde doktor, akademisyen, hemşire, mühendis, öğretmen, ev hanımı gibi çeşitli mesleklerden kişiler gönüllü olarak ihtiyaçlılar için çalışıyor.
Sivas Valiliği’nin yanı sıra Sivas Belediyesi Hayat Ağacı Derneği ile de koordineli çalışan üyeler tam bir aile ortamında iyiliği çoğaltmak için çaba sarf ediyor. Üyelerin eşlerinin grubun çalışmalarına destek vermesi hareketin faaliyetlerinin kısıtlanmasının önüne geçiyor. Ekibe maddi ve manevi anlamda destek olan ekip üyelerinin eşleri takdir topluyor.
Gönüllü kişilerin kendi aralarında kurmuş oldukları WhatsApp grubundan haberleşerek en hızlı şekilde yardım götürdüğü Bir El de Sen Uzat Gönüllü Yardım Hareketi üyeleri çalışmalarına ilişkin Sultan Şehir Gazetesi’ne özel değerlendirmelerde bulundu.
KİMSESİZİN KİMSESİ OLUYORLAR
Gönüllü üyeler, gazetemize şu açıklamada bulundu: “Tüm karanlık gecelerin, sıkıntılı zamanların sonunda, meltemi bizden esen, soluğu bizden olan yeni bir başlangıç umut ettik… Kimsesizlere, sıkıntılarla boğuşan, dünyanın yüzlerine gülmediği insanlara, yetime, öksüze, dul kalana… Nasıl ki bizler hiç gözetmedik dil, din ırk, siyasi görüş katmadık bu harekete, ayırmadık garibanı da dili, dini, görüşü şu bu diye… Bir grup insan olduk, gönüllü olduk ve niyet ettik umutsuza umut olmaya, kimsesizin kimsesi olmaya… 4 yıl önce çıkılan bu yolda bugün artık 41 kişi olduk…Öyle ki bu 41 kişinin mesleği, sosyoekonomik gelir düzeyi, dini görüşü, siyasi görüşü, hayata bakış açısı ve bunun gibi pek çok değişken bu hareketin içinde olduklarında sıfırlandı ve ortak payda ve motto şöyle belirlendi: Bir El de Sen Uzat… Ortak paydası sadece hayatı bencilce yaşamaktan uzak başkalarına umut olabilmek, empati ile kendimizi halden hale koyup düşleyip acısını yüreğimizin ta içinde hissedip, burnumuzun direğini sızlatan hiçbir acıya susamayarak, kendi çevremizin desteği ve güveni ile çıktığımız bu yolda kah ağladık kah güldük, yaşadığımız her an daha anlamlı kılındı bizler için…Var ise varlığın kıymetini, yok ise yokluğun acısını iliklerimize kadar hissettik ve gittikçe bağımlı hale geldik bu gönül hareketine…Hayat koşturmacasının herkes için çok yoğun olduğu dönemlerde bu koşturmacayı yaşarken üzerine bir de başkalarının hayat koşturmacasını bilmeyi, görmeyi, hissetmeyi ve yaralarını onarmayı koyduk… İşte biz böyle bir oluşumuz.”
KORONAVİRÜS DÖNEMİNDE FAALİYETLERİMİZE HIZ VERDİK
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından “pandemi” ilan edilen ve ülkemizde de görülen koronavirüsün en çok garibanları etkilediğini belirten Bir El de Sen Uzat Gönüllü Yardım Hareketi temsilcileri, “Ülkemiz ile birlikte tüm dünyayı sarsan Kovid-19 pandemisi en çok yine yoksulu vurdu. İnsanların çoğunun işsiz kaldığı, acının düştüğü hanelerin sayısının gittikçe arttığı bu dönemde faaliyetlerimize daha da hız verdik. Sivas Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’ne (SESOB) bağlı mesleki odalar ve başkanlarından elde ettiğimiz veriler ile işten çıkarılan ailelerin adreslerini ve durumlarını tespit ettik, her birine bu zor durumda bir umut olalım istedik, çevremizden gelen yardımlardan elde ettiğimiz meblağları bir havuzda topladık ve erzak olarak bu ailelerin sofralarına taşıdık. Salgın nedeni ile herkes evlerine çekilmişken, bu insanları görünür kılmak, yokluk içinde olanlardan haberdar olmak ve haberdar etmek istedik, bu çok zor zamanlarda ekip arkadaşlarımızla birlikte maskelerimiz, eldivenlerimizle sahaya çıktık, hanelere umut ışığı olmaya devam ettik. Canımız acıdı çaresiz bir babanın erzak teslimi sırasında koşarak aşağı inip mahcup bir eda ile teşekkür etmesine, ya da minicik çocukların ‘Bunların hepsi mi bizim? Çikolata da mı var?’ diye sorular sorarken gözlerinin ışıldamasına… Milletimiz için en mukaddes bayramlarımızdan biri olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı da bu döneme rast geldi… Çocuklarımız neşelensin, mutlu olsun temennisi ile Mustafa Kemal Atatürk’ün hediye ettiği bu bayramın ruhunu da idrak etmek istedik. Dedik ki biz yine yoksul yavrularımıza, öksüzlerimize, yetimlerimize ulaşalım… Onlara güzel kitaplar, çikolatalar, bayraklar, balonlar götürelim. Götürelim ki bilsin bu bayramın kıymetini ve en çok o gülsün, sevinsin diye bu bayramın hediye edildiğini…Ve şimdi mübarek Ramazan… Hani açın halinden anlayalım, o ne hissediyor hissedelim ki onun yarasına merhem olmayı ve paylaşmayı öğrenelim diye tutulan oruçlar… Meselenin aç kalmaktan öte idrak etmek olduğu, kalplerin yoksulun hali ile hemhal olduğu bu güzel ay… Dedik ki oruç tutmak sadece aç kalmaktan ibaret değil. Yine Belediye, Valilik, Esnaf Odaları’ndan durum bilgisi edindiğimiz ve ihtiyaç sahibi olduklarını tespit ettiğimiz ailelere merhem olmak için koyulduk yollara. İftardan önce erzak alışverişi ve poşetleme, iftardan sonra dağıtım derken 41 kişi ramazanı idrak etmeye çalıştık. Ailelerimiz, dostlarımız, çevremiz destek verdi, biz ise ilettik, elçilerdik… Mutlulukların ayyuka çıktığı çocuk çığlıkları duyduk kapılarda, bir horoz şekeri ile bayram eden, çikolatalar ile mutlu olan kanaat sahibi kimseler tanıdık. Yavrusu hurma isteyip alamadığı için mahcup hisseden babanın duasının kabulüne vesile olduk. Bir çocuk Allah’a dua etti, şeker istedi, Allah Amerika’dan, Almanya’dan ve Türkiye’den yardımlar gönderenlere bizleri vesile kıldı ve çocuğun duası gerçekleşti… Her bir gönüllü iftar sofrasına oturmadan önce o sofrayı hak etmek için o gün kaç mazluma elinin değdiğini düşündü, çabaladı. Zamanından, ailesi ile geçireceği vakitten ve rahatından feragat edip önce ihtiyaç sahibinin evi yemek koksun sonra benim evim dedi…Ve biz öyle çok yaşama dair öykü biriktirdik ki heybemizde, yazsak satırlar almaz belki ifade edecek kelimeler olmaz… Lakin bir tek şeyi çok iyi biliyoruz, huzur bulmak için paylaşmak gerek… Var bir hayalimiz elbet… Umudu tükenmesin işsiz kalan kardeşimin; anne babasız kalan yetimin öksüzün; kimsesiz kaldım diyenin kimsesi olmak için var bir hayalimiz.”