Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi ve Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Kürşat Karadayı, klinikte yapılan son ameliyat hakkında açıklamalarda bulundu.
Cerrahi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Kürşat Karadayı, “Hastamız, 10 ay önce kolon kanseri teşhisi ile Almanya’da ameliyat geçirmiş. Daha sonra kemoterapi almış, bu süreç içerisinde hastalık bulunduğu yerde ve karın zarında tekrarlamış. Hastanın büyük abdest yapamama şikayeti nedeniyle, Almanya’da tedavi edici olmayan ancak hastanın şikayetlerini gidermeye yönelik (palyatif) kalın bağırsağa iki kez stent uygulaması yapılmış ve karın zarına püskürtme kemoterapisi (PIPAC) uygulanmış. Ancak tüm bu yöntemler hastanın şikâyetlerini ortadan kaldırmaya yeterli olmadığı gibi hastalık ilerleyerek karın duvarına da dört odakta sıçramıştı.” dedi.
Konuşmasının devamında Prof. Dr. Karadayı, “Hasta, Almanya’dan Türkiye’ye gelerek kliniğimize başvurdu. Gerekli tetkikleri takiben hasta yeniden ameliyata alınarak peritonektomi prosedürü uygulandı. Bu ameliyatta tümörler tutulu olan tüm karın zarı, karın yağı, stentle birlikte tüm kalın bağırsak, ince bağırsağın bir kısmı, dalak ve karın duvarındaki kitleler geride hastalıklı doku kalmayacak şekilde çıkarıldı. Eş zamanlı olarak ameliyat esnasında karın içerisine sıcak kemoterapi (HIPEC) işlemi uygulandı. Ameliyat sonrası dönemde 5 gün boyunca karın içerisine kemoterapi verildi.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Kürşat Karadayı son olarak “Bir solid tümör kan yoluyla yayılabildiği gibi lenfatik yolla ya da karın zarı yoluyla yayılabilmektedir. Karın zarının asıl tümörlerinin yanında, kalın bağırsak, mide, apendiks, yumurtalık, rahim tümörleri karın zarına sıçrayabilmektedir. Bu durum ileri evre hastalığın göstergesidir ve beklenen yaşam süresi kısa kabul edilir. Son yıllarda uygulanmaya başlanan sitoredüktif cerrahiye ilave yapılan sıcak kemoterapi işlemi ile bu hastaların yaşam süresinin uzatılabildiği gösterilmiştir. Ancak bu ameliyat oldukça güç, zahmetli, riskli ve uzun süreli bir ameliyattır. Türkiye’de ve dünyada sayılı merkezlerde yapılabilmektedir. Kliniğimizde bu ameliyatlar yaklaşık yirmi yıldır 200’ün üzerinde hastaya başarıyla uygulanmıştır. Kliniğimiz bu açıdan en deneyimli merkezlerden biridir.” şeklinde konuştu.
Uzun ve riskli bir ameliyatın ardından taburcu olabilecek duruma gelen Şinasi Özer, “Benim serüvenim Almanya’da geçen sene 6 Nisan’da başladı. İshal durumu ile hastanelik oldum. Daha sonra
endoskopi yapıldı ve tümöre rastlandı. Tümör alındıktan sonra Almanya’da ünlü bir profesöre yönlendirdiler ama onkolog doktor bilir dediler. Onkologuma gittim onlar da profesör ile irtibata geçtikten sonra şu anda yapamayacaklarını 6 ayda 9 seans kemoterapinin ardından ameliyat olabileceğimi söylediler. Beni bu süre zarfı içerisinde ölüme terk ettiler.” dedi.
Hasta Şinasi Özer son olarak “Atatürk’ün dediği gibi ‘Beni Türk hekimlerine emanet edin’ diyerek araştırmaya başladım ve Kürşat Hoca’yı buldum. Başka bir tanıdığım Avusturya’dan gelip Kürşat Hoca’ya ameliyat olmuş. Ben de sonrasında araştırdım ve iki gün içinde hazırlanıp buraya geldik. Allah’a şükür ameliyattan çok memnunum. Kürşat Hoca’ya ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi çalışanlarına çok teşekkür ediyorum.” dedi.