Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'nde sabah namazının ardından toplanan grup, 2 Temmuz 1993’te meydana gelen Sivas Olayları ile hiçbir alakası olmamasına rağmen 27 yıldır hapiste yatan Ahmet Turan Kılıç'ın (86) serbest bırakılması için toplandı.
NACİ YILDIZ
İstanbul'da Sabah Namazı Devrimi Hareketi'nin çağrısıyla, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camisi'nde sabah namazının ardından toplanan grup, "Ahmet Dede'ye özgürlük" yazılı pankart açıp “Ahmet Dede’yi serbest bırakın” sloganı attı.
Sivas Olayları mağduru Ahmet Turan Kılıç'ın oğlu Necdet Kılıç ve torunu Ömer Yıldız’ın yanı sıra Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Ali Öner ve gazeteci yazar Adem Özköse’nin de katıldığı programda Türkiye’nin gündemine oturan “Ahmet Dede” için bir kez daha özgürlük çağrısında bulunuldu.
“OLAY GÜNÜ BERABERDİK”
Burada bir konuşma yapan Necdet Kılıç, babasının 27 yıldır suçsuz yere hapiste olduğunu dile getirerek, "Olay günü ben kendisiyle beraberdim, Cuma namazını kıldıktan sonra babamın emekli maaşını almak için çarşıya gittik. Oradan alışveriş yapıp evimize geldik. Bu süre zarfında yaşanan olaylardan ne haberimiz oldu ne de bir şey gördük" dedi.
İFTİRAYA UĞRADI
Babası Ahmet Turan Kılıç'ın olaydan 5 gün sonra gözaltına alındığını ve gözaltındayken bir komiserle yaşadığı tartışma nedeniyle iftiralara uğradığını ifade eden Kılıç, "Babam birilerini yaktığı ya da öldürdüğü gerekçesiyle değil devleti yıkmaya teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı" şeklinde konuştu.
“ADALETSİZLİĞİN GİDERİLMESİNİ İSTİYORUM"
Babasının 27 senedir zulüm gördüğünü ve bugün ağır hasta durumda olduğunu kaydeden Kılıç, şunları söyledi: "Son başvurumuzda Numune Hastanesi'nden 8 doktor tarafından 'Ölümcül hastalığı var, bu adam reviri olan hapishanede bile tutulamaz' şeklinde rapor verildi. Bu raporun bile düzmece olduğu iddia edildi. Cumhurbaşkanımıza ve bütün yetkililere sesleniyorum: Babamı bıraksınlar, bu zulmü durdursunlar. Ben adalet istemiyorum, adaletsizliğin giderilmesini istiyorum. Bu adam orada bir saniye bile durduğu zaman ölüp gidecek. Bu vebalin altından kimse kalkamaz."
“HUKUK KATLİAMI”
Ahmet Turan Kılıç'ın torunu Ömer Yıldız da dedesinin serbest bırakılmasını talep etti. Dedesinin uğradığı haksızlığın son dönemde medya kuruluşlarında sıkça yer aldığını kaydeden Yıldız, “Sevgili kardeşlerim dedemin durumunu sosyal medyadan takip ettiniz, biraz araştırdınız. Sivas Olayları hakkında da birçok rapor yayımlandı. Olayın nasıl oluştuğunu ve yargılamanın da bir hukuk katliamı olduğunu bu raporlar açıkça ortaya koymaktadır. Sivas Olayları’ndan idam cezası alan insanlar idam cezasını oteli yaktılar diye değil, oradaki insanları katlettikleri için değil devleti yıkmaya teşebbüs suçundan almıştır. Devlet bununla da kalmayıp bu suçu sanki orada insanları yakmışlar gibi gösterip kamuoyuna böyle sunmuşlardır. Orada ölen insanları temsil ettiklerini söyleyen basın, vakıf, dernek, sivil toplum kuruluşları da ‘İnsanları yaktılar, bu yüzden idam suçu aldılar’ diye kamuoyuna duyurmuşlardır. Asıl gerçek bu kişiler devleti yıkmaya teşebbüs suçundan yargılanmış ve idam cezası almışlardır” dedi.
“AHMET DEDE’NİN TORUN SAYISI 18 MİLYON OLACAK”
Ahmet Turan Kılıç’ın torunu Ömer Yıldız, konuşmasını şu ifadelerle devam ettirdi: “Kardeşlerim, dedemin hastalığından dolayı 8 doktorun vermiş olduğu rapordan sonra Adli Tıp dedemin yüzüne bakmadan tekrar hapiste yatabilir raporu vererek Sivas’a göndermiştir. Biz bunun üzerine Ahmet Dede’ye özgürlük kampanyasını siz kardeşlerimize duyurduk. O güne dek Ahmet Dede’nin sadece 18 torunu vardı. Biz bunu kamuoyuna duyurduktan birkaç gün sonra Ahmet Dede’nin torun sayısı 18 bin oldu. Bir hafta sonra 180 bin oldu. Zulme susmayan kardeşlerim sayesinde birkaç gün sonra inşallah Ahmet Dede’nin torun sayısı 18 milyon olacaktır. Sizden bunu talep ediyorum. Zulme karşı dik durdunuz, susmadınız ve buna devam etmenizi, herkese duyurmanızı istiyorum. Kendini Müslümanların temsilcisi sayan yüzlerce sivil toplum kuruluşu var. Burada bir elin 5 parmağını geçmeyecek sayıda sivil toplum kuruluşu var. Onlara da sesleniyorum: Ya o koltukları bırakın ya da bu zulme karşı durun deyin. Zulme rıza göstermeyen kardeşlerimizi selamlıyorum. Sizleri Allah’a emanet ediyorum, Allah sizlerden razı olsun.”
Gazeteci yazar Adem Özköse ise Ahmet Turan Kılıç'ın artık tüm Türkiye'nin dedesi olduğunu söyleyerek kendisine sonuna kadar sahip çıkacaklarının altını çizdi.
“MİLLETE SİLAH DOĞRULTANLAR
BİR GÜN BİLE CEZAEVİNDE YATMADI”
Özköse, “Ahmet Dede artık tüm Türkiye’nin dedesi. Hepimizin dedesi. Hep birlikte Ahmet Dede’ye sahip çıkacağız. Arkadaşlar bakın 28 Şubat’ta bu ülkede milletin üzerine tanklar yürütüldü. Bu ülkede darbe yapıldı, insanlar cezaevlerine dolduruldu. Başörtülüler okullardan uzaklaştırıldı, İmam Hatip liseleri kapatıldı. Binlerce insan mağdur edildi. Bu milletin üzerine tank yürütenler, bu millete silah doğrultanlar 28 Şubat davasında müebbet almalarına rağmen bir gün bile cezaevinde yatmadı, yaşları ve hastalıkları nedeniyle serbest bırakıldılar. Müebbet cezası almalarına rağmen 1 gün cezaevinde yatmadılar. Bu meseleyi hep birlikte araştıralım, biz buradan hodri meydan diyoruz. Sivas’taki katliamı yapanların cezalandırılmasını, yargılanmasını herkesten fazla biz istiyoruz. Oradaki bu işi tezgahlayanların, gerçek suçluların ortaya çıkarılmasını Sivas’taki cezaevindekilerin yakınları olarak, onların mazlum olduğunu düşünenler olarak en çok bizler istiyoruz. Orada yakılan insanlar bu ülkenin insanları, bizim vatandaşlarımız. Olay son derece vahim bir olay ama biz şunda ısrar ediyoruz: Asla ve asla ne Ahmet Dede ne de içerideki birçok insan bu olayın faili değiller” dedi.
“OLAYIN PEŞİNDE OLACAĞIZ”
Ahmet Turan Kılıç’ın şu an ağır hasta olduğunun altını çizen Özköse, “Ahmet Dede’yi Sivas’ın ortasına koysanız evini bulamaz. O kadar rahatsız durumda şu an ve hayatının son dönemlerini yaşıyor. Öyle bir hegemonya oluşturulmuş ki bu insanın eşi vefat etti ama eşinin cenazesine bile götürülmedi. Biz kendi adımıza sonuna kadar bu olayın hep birlikte peşinde olacağız. Bu konuda ben kendime de Allah’a da söz verdim. Herkesi davet ediyorum. Buradan Doğu Türkistan için özgürlük istemek kolaydır, başka mazlum coğrafyalar için sesimizi yükseltmek kolaydır ama asıl mesele hemen yanı başımızda Sivas’taki yaşlı bir adam için harekete geçmektir. Tekerlekli sandalye kullanan bir adam. Bu ülkede Ahmet Necdet Sezer döneminde bir sürü militan, cinayet işlemiş insan hasta oldukları için serbest bırakıldılar. Biz eşitlik istiyoruz kardeşim. Hasta olanı, zor durumda olanı bırakırsın, bu tabi ki insani bir haktır. Bu insanı serbest bırakabilirsiniz ama biz aynı şekilde onlardan daha fazla hasta olan, onlardan daha fazla yaşlı olan Ahmet Dede’nin de özgür bırakılmasını istiyoruz. Bu milletin üzerine tank yürütmüş olanlara uygulanan hukukun aynısının suçsuz olduğuna inandığımız ve 27 senedir cezaevinde yatan Ahmet Turan Kılıç’a da uygulanmasını istiyoruz. Hep birlikte bu işin takipçisi olalım. Hep birlikte bir mazlumun cezaevinden çıkmasını sağlayalım. Son günlerini dışarıda çoluk cocuğuyla yaşaması için mücadele edelim” açıklamasında bulundu.
“TEZGAHLANAN OYUNU BOZACAĞIZ”
Ahmet Turan Kılıç’ın durumunun son günlerde ülke gündemine geldiğini kaydeden Özköse, “Kampanya ile birlikte bu süreç daha bir ivme kazandı. Bu süreci sonuna kadar bıkmadan usanmadan yürütelim. Ahmet Dede’yi sürekli gündemde tutalım. Sosyal medyadan paylaşımlarda bulunalım, basın açıklamaları yapalım. Önümüzdeki dönemde yapılacak etkinliklere hep birlikte katılalım. Ahmet Dede’nin olay günü mahallede olduğuna dair 15 tane şahit var. Buna rağmen Ahmet Dede’yi içeride tutuyorlar. Bir oyun tezgahlandı; bu gariban, mazlum insanlar içeride tutuluyorlar. Allah’ın izniyle hep birlikte bu oyunu bozacağız inşallah. Katılımlarınızdan dolayı Allah hepinizden razı olsun” değerlendirmesinde bulundu.
“YENİDEN YARGILANMALARINI İSTİYORUZ”
Gruba destek veren Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Ali Öner ise “Biz kime özgürlük istiyoruz? Suçsuz yere 27 yıldır içeride tutulan bir dede için özgürlük istiyoruz. Cumhuriyetin kuruluşunda İstiklal Mahkemeleri vardı: Önce öldür, sonra yargıla. Şimdi Ahmet Dede ve Sivas meselesinden dolayı içeri alınan, esaret içerisinde bırakılan insanlar için de aynı uygulama 1993 yılında ne yazık ki gerçekleşti. Ahmet Dede’ye biz suçlu olduğundan dolayı özgürlük istemiyoruz. Biz adil yargılamanın olmadığı ve yerel mahkemenin verdiği kararı Ankara’nın bozduğu bir davadan bahsediyoruz. Oluş biçiminden sonuç biçimine kadar tamamen siyasal ve Ahmet Dede üzerinden tüm Müslümanların hizaya getirileceği bir anlayıştan dolayı buradayız. Bunun 10 yılını 28 Şubat sürecini başlatan ve onu devam ettirenler zamanında geçirdi içeride. Peki 17 yıl? 17 yılı nereye koyacağız? Şimdi 18 yıl önce iktidara gelenler bu yargılamaları, bu hukuksuzluğu bu adaletsizliği söyleyerek iktidara geldiler. İnsanlar bu adaletsizliklerin giderilebileceğine inandılar ve onları iktidara getirdiler. Şimdi Mazlum-Der olarak biz uzun süreçtir 28 Şubat sürecinin mahkumiyetlerinin yeniden yargılanmalarını istiyoruz. Hiç kimsenin konuşmak istemediği yani olayın müsebbiplerinin konuşmadığı ama olayın mağdurlarının da konuşturulmadığı ya da sessiz kaldığı bir davada biz hangi adalet duygusundan bahsediyoruz. Zedelenen bir adaletten. Biz Ahmet Dedenin suçlu olduğuna inanmıyoruz. Onun için yeniden yargılama diyoruz” şeklinde konuştu.