ESTAŞ'ın başarısında önemli rol oynayan Genel Müdür Osman Mavuş, kamuoyuna açık mektup yayımladı. Mavuş; mektupta şu ifadelere yer verdi:
"Değerli Hemşehrilerimiz
İlk olarak bu sene içerisinde tamamlayacağımız ülkemizde tamamı ithal olan cerrahi eldiven üretimi konusunda büyük bir yatırım müjdesini bütün hemşehrilerimle paylaşmak istiyorum. Yıllık 7 milyar adedin üzerinde bir ithalat rakamına sahip olan bu ürün grubunda yerli ve milli duruşuyla şirketimiz çok büyük bir boşluğu doldurmayı hedeflemektedir. Aynı şekilde eksantrik mili haricinde bu yıl blok işleme ve alüminyum üretimlerine yönelik fabrika kurulumlarına başladık. Bu 3 alan şirketimizi daha iyi noktalara taşıyacak aynı zamanda şehrimize yeni istihdam olanakları getirecektir.
Şirketimizin kurucu ortakları sayesinde 1977’de çok büyük fedakârlıklar ile kurulan şirketimiz bugünlere kadar geldi. 1977 yılında kurulan ESTAŞ, Türkiye’nin ilk ve en büyük kam mili üretim tesisidir. İlk yıllarda yedek parça piyasası için üretim yapan ESTAŞ, 1979 yılından itibaren ana sanayi firmaları (OEM) için de kam mili üretmeye başlamıştır. Bugün yurt içi ve yurt dışında 16 otomotiv araç üreticisi motorlarında ESTAŞ kam millerini kullanmaktadır. Orijinal parça üreticisi olmanın yanı sıra ESTAŞ, 40 ülkenin yedek parça piyasasına kam mili ihraç etmektedir. ESTAŞ’ın üretim programında dünya genelinde yaygın 2500’ün üzerinde araç ve cihaz motoruna ait kam mili bulunmaktadır. ESTAŞ üretimini, 971 çalışanı ile döküm ve kam mili üretim fabrikalarının 60.000 m² kapalı, toplamda 112.000 m² alanda entegre bir şekilde organize olduğu Sivas’ta yapmaktadır. Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın İsmail TİMUÇİN Bey’in başkanlığında ortaya koyduğu vizyon ve yönetim kurulumuzun bütün yeniliklere verdiği destekler sayesinde farkını ortaya koymaya devam etmektedir.
Şirketimiz iki yıldır Türkiye İnovalig 1’inciliğini alıyor. İnovasyon sonuçlarının ticarileştirilmesine çok önem veriyoruz. Şirketimiz bölgedeki en büyük ve en çok istihdam eden özel şirket kuruluşudur. 2000 yılında 376 olan istihdam sayısını 2010 yılında 401 kişiye çıkarmış, son 10 yıl içerisinde bu rakamı 1000 kişiye çıkararak bölgesinde “Her fabrika bir kaledir” düsturuyla ekonominin sarsılmaz bir kalesi olduğunu ortaya koymuştur.
Şirketimizin, dünyaya bakan geniş bir yelpazesi ile oynadığı alanda bütün dünyada rakiplerimizi rahatsız edici, gözü kara rekabete giren, inovasyonu ile dünyayı şaşırtan bir yönü vardır. Oradaki insanlar da şunu söylüyor: Bu Türkiye’ de mi üretiliyor? Bizim oynadığımız kulvarda rakibimiz 100 yıllık. Ama biz 45 yıllık bir firmayız. Ürettiği toplam değerlerle duruyor. Firmamız Alman, Kore, Hindistan firmaları ile rekabet yapıyor.
İnovasyon sayesinde çok uzun yıllar süren çalışmalarla genç arkadaşlarımızı motive etmeye çalışıyoruz. Bunu hedeflerken de hem çalışanlarımız, hem şirketimiz hem de memleketimiz kazanıyor.
İnovasyon ilk kuruluş yıllarında başlıyor. Şirket ortaklarımız yaşanılan yokluklara
rağmen bugünümüze kadar getirmişler.
Çoğu zaman müşterilerimiz neden burada olduğumuzu sorgular. Başka bir açıdan bakarsak Sivas’ta müşteri var da Sivas’ta mıyız? Hayır. Ham malzeme var da ondan mı Sivas’tayız? Hayır. Sivas teknoloji merkezi mi? Hayır. Ama kurucu ortaklarımız ALLAH razı olsun ortaya koydukları vizyonla, katma değerlerle buraya gelmemizi sağlamışlar. Şirketimizin karakterinde ve genlerinde inovatif bir yön var.
Biz en basit bir işi nasıl yapabiliriz diye düşünürüz. Kimsenin aklına gelmeyecek A’dan Z’ye, mühendisinden işçisine kadar en basitinden çalışanı meyveyi yerken nasıl farklı kesebilirim diye düşünür.
Abdullah DÖNER, Esat ÖZKAN, Mehmet Emin KOÇYİĞİT yurt dışından geliyor. Rahmetli Halis VERMEZOĞLU ve Mehmet BİTER yerel esnaflarımızdan o yıllara bakmak lazım. Geçen günlerde gazete kupürlerini karıştırdım. 70’li yıllar da hiç kimsenin anlamayacağı kadar zor yıllarmış. O yıllarda Kıbrıs harekatı, ambargolar, kahve, şeker, yağ v.s karaborsa olmuş. Döviz olmadığı için Yeşilköy Havalimanının lambasının değiştirilemediği gibi haberler mevcut. Siyasi cinayetler veya ciddi kıtlık ile ilgili haberler var. Kurucularımız ise 70-80 dönemlerinde o yokluk içinde yatırım yapmışlar. Ayakta kalabilmenin ve bunu bugünlere taşımalarının altındaki en büyük etken yaptıkları fedakârlıklardır.
Yaptığımız iş ekibinin işi ve sonuçları da gerçekten fark oluşturuyor. Her dönemin yapılması gereken şartları vardır. Örneğin şu anda dünyada farklı bir değişim var. Genel olarak; 1800 yıllardan Sanayi Devrimi ile beraber çok ciddi anlamda büyük gelir farklılıkları oluştu. Örneğin buharlı makinelerle beraber Hindistan ve İngiltere arasında çok büyük olmayan farklar katlanarak değişti. Yani misal biri at arabasına binerken diğeri eğersiz biniyordu. Ne zaman ki Endüstri Devrimi başladı bütün tarih değişti bu yıllarda bu Endüstri-1 şeklinde adlandırılıyor. Sanayi olarak bakıldığında ise devasa farklılıklar oluşmaya başladı. Daha sonra elektrik, gaz, petrol v.s bunların kullanımı ile makineler daha farklılaşmaya başladı. Bu da Endüstri-2 oldu. Bilgisayarın yavaş yavaş yüz göstermesi, CNC tezgâhlarının bilgisayarla kontrol edilmesi Endüstri-3 dönemidir. Biz Endüstri-4 dönemine tesadüf ettik. Makinelerin birbiri ile haber alış verişi yapması sağlandı. Çünkü zamanın ruhunda değişim var. Bu değişimle de çok hızlı karar vererek şirketimizi rekabetçi hale getirmemiz gerekiyor. Bunları yapmadığımız takdirde eski metotlar ile yürümek zorunda kalırız.
Sivas'ta ve ülkemizde faaliyet gösterebilmek için şirketimiz açılım yapmak zorunda kalıyor. ESTAŞ bünyesinde 5 adet fabrika oluşturmuş. Bu fabrikalar birbirini desteklemesi ile çalışıyor. Talaşlı imalat yapıyor. Döküm, ısıl işlem faaliyetleri yapıyor. Üretim alanında imkânlar çok büyük bir yelpaze sunuyor.
Sağlık sektöründe ise yaptığımız ürünlerde önce travmaya yönelik başlayıp akabinde tümöre yönelik implantları üretiyoruz. Diş implantına da girdik.
Milli ve yerli konsepte son dönemde başta Cumhurbaşkanımız, Bakanlarımız ve Milletvekillerimiz buna çok önem veriyorlar. Sivas’ta sermayesi olan işler yapmak isteyenlerin mutlaka bir araya gelmesi ve sanayi alanında iş yapmaları gerekiyor. “Yiğit Düştüğü Yerden Kalkar” sözü vardır. Düştüğümüz yerde sanayidir. Yani Batı’daki inkılaplar çok ciddi farklar oluşturdu. Şu anda şirketimizde bulunan 30’un üzerinde çok eksenli robotlarımızı makinalarla haberleştirerek verimliliği arttırmış durumdayız. Bu sayede Çin, Hindistan gibi ciddi fiyat rekabetçisi olan ülkelere ihracat yapabiliyoruz. Kendi yazılımlarımızı ortaya koyarak tezgahlarımızı Endüstri 4.0’a göre revizyon yapabiliyor; başta şirketimize ve ülkemize büyük kazançlar sağlayabiliyoruz. Esasen gelişmiş ülkelere üretici tedarikçi olarak çalışmanın ötesinde burada sermaye ve kazancı yurt dışına kaçmadan yapılan bu faaliyetler bizlere çok büyük sermayelerle yapılacak işleri yapma fırsatı veriyor.
Eksantrik demek EX-CENTRIC yani merkezi olmayan demek. Bizim ürettiğimiz parçaların merkezi olmadığı için kamların işlenmesi zor bir parçadır. Fakat Sivas’ı bu işte eksantrik milinin merkezi yaptık. Havaalanından başlayarak gelen müşteriye bunu işliyoruz. Firmalar dünyadan bunu sınırlı sayıda tedarikçilerden temin edebiliyorlar.
Blok üretimi derken dış pazara Almanya ve Avusturya olarak başlayacağız. Oradan da yayılacak. Dünyanın her bölgesi ile temas halindeyiz. Medikal konusunda arkadaşlarımız her gün yenilikler sunuyor. Bu alanda aldığımız yorumlar çok güzel. Bu işe Sivas ölçeğinde başladık. Sivas kurumlarında yavaş yavaş kullanımlar başladı. Yurt dışında da çok fazla talepler var. Bu talepleri de değerlendirmeye çalışıyoruz. Ama bu konuda yavaş ilerlemek istiyoruz. Marka değerini yıkılmadan koruyacak şekilde strateji yapıyoruz.
Mühendisimiz, ressamımız ve araştırmacılarımız olmak üzere ARGE bölümünde 65 çalışanımız var. Hükümetimizin belki Cumhuriyet tarihinin içinde şirketlere verdiği en büyük teşviklerden bir tanesi ARGE Merkezi’nin kurulmasıdır.
2021 yılının başta ülkemiz, şehrimiz ve ailelerimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemiz için hepimizin gerçekten çok çalışmaya ve hızlanmaya ihtiyacı var. Son 18 yılda ülkemiz çok boşluğu doldurdu ve ciddi mesafeler katettik.
Rabbim inşallah bu konuda gayret gösteren insanların, yatırımcıların, herkesin önünü açar. Üretmek ve ihracatçı olmak gerekir. Bizim tek kurtuluş yolumuzu bu şekilde görüyorum.
Saygılarımla"
