“ARKEOLOJİ MÜZESİ SİVAS İÇİN BÜYÜK KAZANÇ”
Sivas Arkeoloji Müzesi Müdürü Atılgın Kaya; “Bu müze Sivas için kültürel alanda çok büyük bir kazançtır. Çünkü Sivas’a dışarıdan gelen misafirlerimizin gidebileceği nadir mekânlardan bir tanesidir.”
Sivas Arkeoloji Müzesi Müdürü Atılgın Kaya, Müze Müdürlüğü’nün faaliyetleri hakkında gazetemize özel açıklamalarda bulundu. 2009 yılında hizmete başlayan Arkeoloji müzesinin İç Anadolu’nun en büyük müzesi konumunda olduğunu belirten Kaya, müzenin her yıl yurt içi ve yurt dışından binlerce ziyaretçiyi ağırladığını söyledi.
Müzenin kuruluş süreci hakkında bilgi veren Kaya; “Burası Arkeoloji Müzesi olarak 29 Nisan 2009 tarihinde hizmete açılmıştır. Daha önceki faaliyetimizi Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi’nde sürdürüyorduk. Orada bulunan arkeolojik eserlerimiz depolardaydı. Daha sonra Valiliğimiz, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Sivas Belediyesi’nin ortak çalışması ile Sivas Arkeoloji Müzesi 2009 yılı itibariyle dönemine valisi Hasan Canpolat’ın büyük gayretleri ile açılmıştır. Daha sonra Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi’nde bulunan arkeolojik eserler buraya nakledilmiştir. Şuan İç Anadolu’nun en büyük Arkeoloji Müzesi burası.” Dedi.
“SİVAS İÇİN BÜYÜK KAZANÇ”
Arkeoloji Müzesi’nin Sivas için büyük bir kazanç olduğunu belirten Kaya, müzede sergilenen eserlerin yanı sıra konukların oturup dinlenebilecekleri, çocukları ile vakit geçirebilecekleri sosyal nitelikli alanlarda bulunduğunu söyledi.
Kaya; “Bu müze Sivas için kültürel alanda çok büyük bir kazançtır. Çünkü Sivas’a dışarıdan gelen misafirlerimizin gidebileceği nadir mekânlardan bir tanesidir. Buraya gelen kişiler sadece müzeyi gezmek değil aynı zamanda burada oturup çay kahve için sohbet edeceği, kütüphanede oturup dinlenebileceği, ayrıca yanlarında çocukları var ise onlarla aktivite yapabilecekleri alanlarımız da mevcut. Bu bölüm her müzede yoktur. Okullarımız buraya geldikten sonra bir daha gelesi geliyor. Bu nedenle biz randevuyla çalışıyoruz. Çocuklarımız önce müzeyi geziyor daha sonra yukarı çıkıp orada gördükleri eserleri pişmiş toprakla yeniden yapıyorlar. Burada kendilerine birer sikke bastırıp, hediye olarak veriyoruz. Bunu yaptığımızda bu çocuk burayı unutmuyor.”
“VATANDAŞIMIZ BULDUĞU ESERİ
BİZE GETİRSİN, PARASINI ÖDÜYORUZ”
Müze Müdürlüğü olarak, taşınır kültür varlıkları ile ilgilendiklerini belirten Kaya, kentte vatandaşların bulduğu kültür varlıklarını mutlak suretle müze müdürlüğüne getirmelerini istedi. Bu durum karşısında vatandaşlar hakkında hiçbir şekilde adli ve idari işlem yapılmadığını belirten Kaya, aksine eserin komisyon tarafından değer tespitinin yapıldığını ve ücretinin eseri getiren vatandaşa ödendiğinin altını çizdi.
Kaya; “Müdürlüğümüzün iş alanına baktığımızda bizler taşınır kültür varlıkları üzerine çalışıyoruz. Sivas coğrafyası üzerinde bulunan tüm taşınır kültür varlıkları Sivas Müze Müdürlüğüne gelir. Bu kaçak kazıyla gelenler, vatandaşın getirdikleri ve mahkeme yolu ile gelen tüm eserler buraya gelir. Sivas’ta olan tüm tarihi eserlerle ilgili son nokta Sivas Müze Müdürlüğüdür. Vatandaşlarımız tarihi bir kültür varlığı bulduğu anda Sivas Müze Müdürlüğünü aramak kaydıyla, ya da köyde muhtara, ilçedeyse kaymakama, ildeyse müze müdürlüğüne getirmesi gerekiyor. Bir ay içinde buradaki komisyonumuz marifeti ile esere kıymet takdiri yapılıp kişiye ödeme yapılmaktadır. Bu eserde herhangi bir kesindi yapılmamaktadır. Yani eserin fiyatı tamamen kişiye ödenmektedir ve nerede buldun, nasıl buldun diye bir soru sorulmamaktadır. Bu anlamda vatandaşların rahat bir şekilde müzeye gelmelerini, herhangi bir adli ve idari işlem olmadığına garanti verdiğimizi belirtiriz. Bu çok önemli… Vatandaşımız prosedürü bilmiyor. Vatandaşlarımızın bu anlamda rahat olmalarını istiyoruz. Devletimizin temel amacı bu eserlerin müzeye gelmesidir. Devletimiz bütçeye yıllık eser alımları ile ödenek koyar ve alımlar bu ödenekten karşılanır.”
“ARKEOLOJİK KAZILAR ÇOK ÖNEMLİ”
Sivas’ta şuanda iki farklı alanda arkeolojik kazı çalışması yapıldığını belirten Arkeoloji Müzesi Müdürü Atılgan Kaya, bu kazıların kent için çok önemli olduğunu söylerdi.
Kayalıpınar’da yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan bir tabletin bilim dünyasında çok büyük heyecan uyandırdığını, bu tabletle birlikte Kayalıpınar’ın Hititler’in 6 büyük şehrinden bir tanesi olan Samoha olduğunun ortaya çıkarıldığını belirten Kaya, şu ifadeleri kullandı:
“İlimizde iki tane kazı devam etmekte. Bu kazıların birisi Yıldızeli İlçesi Kayalıpınar Köyünde bulunan arkeolojik kazıdır. Bunlar bilimsel kazılardır, tamamıyla bütçelerini kendileri karşılarlar, burada bulunan tüm tarihi ve kültürel varlıklar kazı sezonu sonunda müzeye getirilir. Bauda bakım onarım, envanter işlemlerinden sonra vitrine çıkarılır. Çünkü bunlar Sivas’ın hafızasıdır, çok önemlidir. Arkeoloji ve kültür turizmi şuanda dünyada revaçta olan bir alandır. İnsanlar artık daha çok kültür turizmine geliyorlar bir de güneşte denize gidelim diyorlar. Öyle olmasaydı İstanbul, şuanda Türkiye’nin en fazla turist alan ili olmazdı.
Sivas son 5 yıl içinde turizm alanında bayağı bir ivme kazandı. Son yapılan araştırmalarda Sivas’ın Selçuklu dönemine ait kültür varlığı, özellikle Ulu Camii’nin tanıtımı yapıldığından turizm alanında bir canlılık yaşanıyor. Artık yaz döneminde yabancı kafileler geliyor Sivas’a…
Arkeoloji anlamında baktığımızda Hitit yerleşimi çok yoğun Sivas’ta… Çorum ilinde 14 tane bu anlamda kazı devam etmekte ve bu kazıların yıllık getirisi azımsanamayacak kadar fazla. Kayalıpınar’da ki bir kazının bölgeye yıllık kazancı 500 bin teledir. 1 ay veya 40 gün süren bir kazının getirisi bu. Burada 14 tane kazı olduğunu düşünelim. Sivas’ın böyle bir potansiyeli var ve bu anlamda bakir bir bölge. Bu yıl Kayalıpınar’da yapılan kazılarda bir tablet bulundu. Tabletin üzerinde Kayalıpınar’ın Hititlerin altı büyük şehrinden birisi olan Samoha olduğu ortaya çıktı ve bu bilim dünyasında çok büyük heyecan yarattı. İki tane Hitit şehrinin Sivas’ta olması kentin ne derece önemli bir şehir olduğunu ve araştırılması gerektiğini gösteriyor. Bu anlamda çalışmalar devam etmekte.”
“2014’TE 17 BİN 800 ZİYARETÇİ AĞIRLADIK”
Müzenin her yıl binlerce ziyaretçiyi ağırladığını belirten Atılgan, bunun yanı sıra müdürlük olarak acemi erler, huzurevinde kalan yaşlılar, sevgi evlerinde kalan çocuklara özel gezi etkinlikleri gerçekleştirdiklerini söyledi.
Atılgan; “Bizim ziyaretçi sayımız 2014 yılı itibariyle 17 bin 800’dü. Bunların 7 bini ücretli, 10 bin küsuru ise ücretsiz ziyaretçidir. Son yıllarda müze faaliyetlerimiz görsel ve yazılı basında sıkça yer almakta ve buralar ilgi çekmekte. Biz sosyal projeler kapsamında huzureviyle, şehit ve gaziler gününde, er eğitim tugayıyla görüşmeler yapıp vatandaşlarımızın, acemi askerlerimizin buraya gelip, görmelerini sağlıyoruz. Sevgi Evlerinde kalan çocuklarımızı müzeye getirip, çocuk bölümünde bir gün olsun eğlendiriyoruz. Müze müdürlüğümüzde toplamda 39 tane personel çalışmakta, 8’i arkeolog, sanat tarihçisi, 5 memurumuz, 5 tane işçimiz, 8 tane bekçimiz, 8 tane özel güvenlik, 3 tane de temizli personelimizle faaliyetlerimiz sürmektedir.” İfadelerini kullandı.
“MİLLİ MÜCADELE MÜZESİ OLACAK”
Kongre Müzesi’ndeki restorasyon çalışmalarının devam ettiğini belirten Atılgan, bu çalışmalar tamamlandıktan sonra binanın Milli Mücadele ve Kongre Müzesi olarak faaliyetine devam edeceğini söyledi.
Ayrıca, yarı açık cezaevinin bulunduğu alana etnografya müzesi yapılacağını belirten Atılgan, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
“Kongre binamız 2012 yılında meclise devredildi. Burası milli mücadele müzesi olarak tekrardan düzenlenmekte ve inşallah en kısa zamanda onarımı tamamlanıp, teşhir tanzimi tamamlandıktan sonra bir protokolle tekrar Kültür Bakanlığına devri yapılacak. Orası sadece Milli Mücadele, Kongre Müzesi olacak. Etnografik eserlerimiz şuanda müze müdürlüğümüzde. İnşallah Adalet Bakanlığımızla bir ön protokol yapıldı. İnşallah müdürlüğümüzün karşısında bulunan yarı açık cezaevini de alıp orayı Etnografya Müzesi yapacağız. Şuanda yarı açık cezaevinin bayan kısmına yer aranmakta. Yer bulunduğu takdirde orası da Sivas’a müze olarak kazandırılacak. Orada sadece etnografya değil, Sivas’ın geçmişte var olup da unutulmaya yüz tutan, bıçakçılık, tarakçılık, halı-kilim, bakırcılık gibi çalışmaların küçük bölümler halinde oralarda değerlendirerek yeniden canlandıracağız.”
