Dr. Fatmagül Saklavcı


UNUTULMAYANLAR

"Avâzeyi şu âleme davut gibi sal Bâki kalan bu kubbede bir hoş sâda imiş.?


UNUTULMAYANLAR

"Avâzeyi şu âleme davut gibi sal
 Bâki kalan bu kubbede bir hoş sâda imiş.?

Çok muhterem okuyucularım; Bu haftadan itibaren köşemde, her hafta unutulmayan edebi şahsiyetlere yer vereceğim. Kültür ve edebiyatla bağlarımız zayıflatıldığı için, bu değerli şahsiyetlerin isimlerini unutmasak da, yaşadıkları zaman, edebi kişilikleri ve eserleri hakkında ne yazık ki fazla bir bilgiye sahip değiliz. Bu boşluğu doldurabilmek adına, sizleri elimden geldiğince bilgilendirmek isterim. Bu yazımda divan şairlerimizden Fuzuli´yi anlatmaya çalışacağım.

    FUZULİ

    Divan edebiyatının en büyük şairidir (1480-1556). Fuzuli´nin asıl adı Mehmet´tir. Irak´ta Kerbelâ´da doğdu, öğrenimini Bağdat´ta gördü. Gençliği, Safevi Türk İmparatorluğu´nun parlak dönemine rastlar. Bağdat´a yerleşti ve ömrü boyunca Irak´tan hiç ayrılmadı.. Kanuni Süleyman 1534´te Bağdat´ı fethettiği zaman padişaha kaside yazıp sunduğu gibi, veziriazam Damat İbrahim Paşa, vezir Rüstem Paşa, nişancı Celâlzade Mustafa Çelebi gibi devlet ileri gelenlerine de kasideler yazdı. Kanuni, şaire günde 9 akçe aylık bağladı. Fuzuli´nin bu aylığı alamaması üzerine nişancı Celâlzade Çelebi´ye yazdığı mektup Şikâyetname adıyla ün kazandı.
        Fuzuli´nin divan edebiyatı üzerindeki etkisi büyüktür. Şiirlerini Azeri şivesiyle yazmasına karşın bütün Türk milletince sevilen ve benimsenen bir şairdir. Üslûbu, edası ve temaları gerek klasik divan şairlerince, gerek halk şairlerince günümüze kadar taklit edilmiştir. Dili sade olan şiirleri halk arasında da yayılmıştır.
Türkçe, Farsça ve Arapça olmak üzere üç divanı vardır. O zamanın sanat ve bilim dili Arapça ve Farsça olmasına rağmen Türkçe ile de mükemmel şiir söylenebileceğini öne sürmüş ve bunu kanıtlamıştır.

       ESERLERİ

     Fuzuli sadece şairliğiyle değil, yapıtlarının çokluğuyla da meşhurdur. Üç divanından başka başta Leylâ ve Mecnun olmak üzere birçok eseri vardır. Başlıca eserleri şunlardır: Leylâ ve Mecnun (ünlü bir mesnevidir); Hadikat-üs-Süeda (Kerbelâ Olayı´nı konu alan bu düzyazı ve şiir karışımı eser, şairin en önemli kitaplarından ve Türk edebiyatının şaheserlerinden biridir, sonraki şairleri büyük ölçüde etkilemiş, birçok defa basılmıştır); Beng ü Bade (500 beyitlik Türkçe mesnevi); Heft-Cam (327 beyitlik bir sakiname); Rind ü Zahid (Farsça düzyazı); Hüsn ü Aşk (Farsça düzyazı); Şikâyetname (Türk mizah ve hiciv edebiyatının şaheserlerindendir) v.d.
Leylâ ve MecnunTürkçe divanı kadar ünlüdür. Bir Arap emirinin kızı Leylâ ile ona âşık olan bir Arap gencinin başından geçenleri anlatır. Mesnevi tarzında yazılmıştır. Zamanımıza kadar 30 defadan fazla basılmış, bütün önemli dünya dillerine çevrilmiştir. Rusya´da opera olarak da bestelenmiştir.

BENİ CANDAN USANDIRDI CEFÂDAN YÂR USANMAZ MI?

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan murâdım şem´i yanmaz mı?

Kamu bîmârına cânan devâ-yı derd eder ihsan,
Niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı?

Şeb-i hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım,
Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?

Gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su,
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı?

Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Disem ol bi-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?

Değilim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil.
Bana ta´neyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır,
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?