Orhan ARSLAN /Eğitimci -Yazar


TÜRK AİLE   YAPISI    VE   DİZİLER

Sayın Başkanın, RTÜK' ü uyarmasını bekliyoruz...


BAŞKAN ERDOĞAN, Türk dizilerini eleştirdi. ''Evlilik dışı hayatı özendiriyorlar.''  Dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'deki Engelli Memur Atama Töreni'nde, evlilik kurumuna dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

Aile kurumunun ortadan kaldırılmaya çalışıldığını vurgulayan Erdoğan, "Gençlerimiz evde kaldı. Hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor. Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığı ile özendirilmeye çalışılıyor." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aile kurumu sahip çıkan davranışlar küçümseniyor." diye konuştu.

"Nikah dışı evlilik bizim değerlerimizde yok." ifadesini kullanan Erdoğan, "Yeni nesil, okumaktan çok gözlemden etkileniyor. Kadına şiddet başta olmak üzere aile kurumunun güçlendirilmesinden geçiyor." yorumunda bulundu.

Bu konuda, Sayın Başkanın, RTÜK' ü uyarmasını bekliyoruz...

Ülkemizde toplumu yönlendirmeye çalışan Basın Yayın, Yazar, Çizer, sanatçı ve kimi aydın olduğunu iddia eden, her şeyi ben bilirim benim dışımdakiler; ne kadar okursa okusun, ne kadar bilime sahip olursa olsun, benim gibi düşünmüyorsa; önemli değil, onlar bir şey bilmez derler. Toplumu yanlış yönlendirmeye,  bilerek veya bilmeyerek devam ederler.

Bu mantıkla, topluma bir şeyler verdiğini zannederken onlardan kademe, kademe her çeşit suçu işleyebilecek insanlar yetiştirmeye ve insanları tek taraflı düşünen birer, birey olarak; hazırlamaya devam etmektedirler. Bunların amaçları nedir? Bilinmez ama; yetiştirdikleri  bu yanlış toplum ve büyüttükleri bu bataklık bir gün kendilerine de zarar verecektir.

Alın TV yayınlarını kaç tanesi Türk Aile yapısına uygun senaryo edilmiş dizileri ve yayınları halka sunmaktadır. Her türlü şiddetin reklamını yapacaksınız, ondan sonra şiddetten şikayet edeceksiniz. Neymiş efendim Halkı eğlendiriyorlarmış, hoşça vakit geçirmelerini temin ediyorlarmış. Toplumu oluşturan hangi değer yargısının toplumda yerleşmesi için, kaç tane yayın yapılmaktadır. Aileler içerisinde akla, hayale gelmeyecek entrikaları, sahtekarlıkları, aldatmaları v.s. Bu Toplumu oluşturan tüm ahlaki değerlere sırtınızı dönerek,  utanmadan, sıkılmadan,  Yanlış örneklemeleri; Aile yapısı içerisinde her gün yaşanan bir olaylar zinciri olarak sunacaksınız. Hayal ettiğiniz Aile yapısını, ideal Aile; diye tanımlayacaksınız, ondan sonra yetiştirdiğiniz canavardan şikayetçi olacaksınız.

Bu Toplumun Aile yapısı içerisinde hiç  mi, iyi şeyler yoktur. Dostluklar, yardımlaşmalar paylaşmalar, derde ve sevince ortak olmalar. Sayamayacağımız yüzlerce özelliği yok sayarak, hayali aile ortamları, hayali kahramanlar üreteceksiniz ve ürettiğiniz hayali kahramanlarda; Bu Toplumu meydana getiren Değer yargılarından hiç birini taşımayacak ve ürettiğiniz bu hayali kahraman tiplemesi ile bizim değer yargılarımızla alay eden, onları yok sayan insan tipleri yetiştirmeye çalışacaksınız. .. Yok, dostum bu hesap tutmaz, birileri sizin hesaplarınızı bozar.

Dünya üzerinde hala nerede bir sıkıntı olsa, Halkımız oraya yardıma koşarken, kendilerine emanet edilen çocukları bile kendi çocukları gibi büyüten, Komşuluk ilişkilerini anlatan hikayeler ve örneklemelerle efsaneye dönen, Kendi medeniyetinde kuşlara ve yabani hayvanlara bile yaşama hakkı tanıyan bir Milleti ve onu o, hale getiren değer yargılarını yok sayacaksınız… Olmadı paşam olmadı...

Dünya üzerinde şu anda Medeni olduğunu iddia eden Batılı Ülkelerin bile, Dünyada en çok kendi aralarında yapılan savaşlarda öldürülen insan sayısını ifade edecek rakamlar bulunmaz iken, Kendi Medeniyetinde çok sayıda ırkı, Dini, dili ayrı olan insan topluluklarını bir arada tutan, asırlarca birlik ve dirlik içerisinde yaşatan, Milletimizi ve onu olgunlaştıran değer yargılarımızı, ortak özelliklerimizi yok sayacaksınız… O da, yetmiyormuş gibi; Yaptığınız yayınlar ile, çeşitli renklerden oluşan bu topluluğun aralarına nifak tohumları ekeceksiniz… Olmadı beyler.., yemezler… Hatta haber sunumlarınızda bile; bu ayrışımı körükleyen yayın politikası uygulayacaksınız. Gözümüzün içine baka, baka olayları; kendi anlayışınıza göre anlatacak, kendi anlayışınıza göre; yorumlayacaksınız... Bunu yaparken, bir rahatsızlık dahi hissetmeyeceksiniz...

Asırlarca bu insanlar arasındaki birliktelik nasıl oluşmuş, bu kadar parçayı bir arada tutan çimento nedir? bu mozaik neden bu kadar güçlüdür? Acaba, bunun asıl motor gücünü inanç ve iman oluştur muşmudur?  Bunları araştırmamız gerekmez midir? Yoksa gözlerimizi kapatarak bunları yok mu sayacağız!

Bir ulusal kanalın haber anında bile; bir bakıyorsunuz, bir dizi reklamı. Amma ne reklam. Haber dinlediğinizi zannederken, birdenbire; bir çığlık, bir bağrışma ile irkiliyorsunuz. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Evet, haber kanalında bile, bu reklamı yapılan şey; bir dizinin tanıtımı imiş... Tabi doğal olarak, dizilerimizin vaz geçilmezi olan; bağırma, çığlık, ağlama, şiddet görüntüleri; bir nevi evinizi işgal ediyor... Pes artık, diyorum... Sonra toplumda neden şiddet var? Sorusu. Aynı kanal tarafından sürekli tekrar ediliyor!!! Cevap- Sabahatan akşama kadar dizilerinizde şiddetin reklamını yapıyorsunuz...

 

Ey Gafiller! Kendi Vatanımız, Kendi Milletimiz, Kendi Ailemiz, hiç de sizin anlattıklarınız gibi değildir... Asla olmayacaktır. Yalpalamalar, sarsıntılar yaşasa da; o tür sarsıntıların yaşanmasına katkı sağlamanızdan dolayı sizler gibi düşünenleri; ALLAHIN İZNİYLE pek de mutlu etmeyecektir, bu anlamdaki çalışmalarınız boşa çıkacaktır. Umarım yetiştirdiğiniz yanlış insan tiplemeleri sizlere de zarar vermez…

TV Dizilerinde rol model olarak sunulan kahramanlara bakın? Sonra da, Bu topraklarda eşsiz  bir medeniyet kurmuş ecdadımın, değer yargıları ile yetişmiş insanımıza bakın. Sizin rol modeliniz, ne kadar MİLLİDİR? Ne kadar İnsancıldır?  Düşünün... Para ve reyting kazanacağız diye; bir neslin tüm değer yargılarını yıkıyorsunuz. Amacınız nedir?

Tarihimize ve tüm değer yargılarımıza; ya sırtınızı dönüyorsunuz, ya da; onlarla alay ediyorsunuz, savaşıyorsunuz...

Allah sizİn gibilerin kötü niyetinden bu Necip Milleti KORUSUN...

Bir sözümüz de; bekar gençliğe sahip anne ve babalara...

EVLENEN GENÇLERDEN ÖNCE; EVLERİ EŞYALAR İŞGAL EDİYOR... GELECEĞE BORÇLANILARAK EVLİLİKLER KURULUYOR SONRASINDA; MADDİ SIKINTISI ÇEKİLİNCE, GEÇİMSİZLİKLER ZİRVE YAPIYOR... Önce, eşyalar evlerdeki  yeri aldıklarından, eşler arasındaki ilişkileri zedeleyecek, küçük anlaşmazlıkların çıkmasına neden oluyor.

Anne-Babaya sorarsanız? Bunu çocuklarının iyiliği için yaptıklarını söylerler. Çocuklarınıza iyilik yapmıyorsunuz!!! Tam tersine; evlilik hayatlarının başlangıcında; onlara yaşamı, zehir ediyorsunuz... Bu yaptığınız, çocuğunuzu sevmek değildir. Böyle sevgi olmaz...

Böyle düşünen anne-babalar, evlilik hayatını çekilmez hale getiridkleri için; gençler bekar kalıyor. Bir nevi başlık parası sendromu yaşanıyor. Böylece evlilik yaşı gittikçe yükseliyor. Toplum ciddi anlamda genç ve orta yaşlı, bekarlarla dolu, durumdadır...

YAŞASIN  EŞYALARIN  ÖZGÜRLÜĞÜ!!!  KİM TAKAR  BORÇLU YAŞAMANIN   ZORLUĞUNU... Sloganı hayat buluyor...

Böyle olunca, Aile hayatı temelden sarsılıyor...