Orhan ARSLAN /Eğitimci -Yazar


SİZ ŞEHRİNİZİ SEVİYOR MUSUNUZ?

TÜİK verilerine göre; her gün göç vererek tükenen Sivas’ ın sorunlarına; Seçim sonrası gelişmelerin, hangi katkıları vereceği merakla bekleniyor...( Gerçi, çok şey yapılmayacağı, tahmin edildiği için; sorunların giderilmemesi değil; yeni sorunlar eklen


SİZ ŞEHRİNİZİ SEVİYOR MUSUNUZ?
 
TÜİK verilerine göre; her gün göç vererek tükenen Sivas’ ın sorunlarına; Seçim sonrası gelişmelerin, hangi katkıları vereceği merakla bekleniyor...( Gerçi,  çok şey yapılmayacağı,   tahmin edildiği için; sorunların giderilmemesi değil; yeni sorunlar eklenmemesi, en büyük dileğimizdir) ŞEHİRLER için de; yalnız bir şehir...  
 
Bu  özelliği devam edecektir. Rakamlar, bu şehrin insanının,   Şehrin içerisinde ve dışarısında, yaşayanlarının sayısı; milyonlarla ifade edildiğini gösterse de;  Memlekete yapılacak işler açısından; yapılan işlere bakılınca; memleket sevdasının, o kadar da çok etkili olmadığını görüyoruz. Avuntumuz, diğer memleketlerin çocuklarının, birbirlerine nasıl bağlı olduğu, gerçeğini anlatmaktan öteye geçmiyor. Başkalarının hemşehrilik, gerçeklerini anlatıyor, dinliyoruz.  Kısacası; o anlamda, zengin olanların, o anlamdaki zenginlikleri; bizim gibi, şehrine bağlı olmakta fakirlik yaşayanların; çenesini yoruyor.  Bu dağınıklık, her alanda kendini göstermektedir.
Şehrimiz insanı üzülerek ifade edelim; İçerisinde yaşayanı da, dışarı da yaşayanı da; bir araya gelme açısından; yeterli çaba sarf etmemektedir.   SİVAS şehri dışında yaşayan Sivaslılar, örgütleniyorlar diye, seviniyoruz... doğru örgütleniyorlar, Amma Nasıl!!! önceliklerini kendi ilçelerine vererek, Şehrin isminin öncesinde; kendi ilçelerinin adları ile anılarak... Üzülerek ifade edelim, gerçek budur. Bir İmparatorluğa başkentlik yapmış bir şehrin insanının; düştüğü durum yürekler acısıdır. Bölünmüşlük kime ne sağlamış ki; sizlere sağlasın... O nedenle; şehrin kendisinde, merkez yaşantısında olan, bazı olumsuzluklardan şikayetçi olmaya kimsenin hakkı yoktur... YA BİRLİK OLUNUP, DİRLİK BULUNACAK, Yahut, parçalanıp, bununla yetinilecek.    
Bakıyorsunuz, senelerdir hemşehri derneklerinde; hep aynı yüzler, aynı insanlar, Sanki aralarına yeni insanlar girince; o elindeki gücü alacakmış gibi, endişeler...  Elinizde bir güç olmadığını, bu bölünme işlerinin, devam ettiği müddetçe; sizi kimsenin ciddiye almadığını, ne zaman öğreneceksiniz? Durum böyle devam edince; şöyle diyeceğim geliyor.  Haydı çocuklar oyun ve eğlenceye... daha çoookk, kutlanacak, günlerimiz, festivallerimiz var...
Bu köşede, zaman içerisinde; bu şehirde yaşayan insanlara Devletin, yapması gereken yardımlardan, sıkça bahseden biriyim. Böyle şehirlerdeki yaşayan insanlar; bir nevi değişik uygulamalarla, ödüllendirilmelidir. Para, gibi maddi desteklerin yanında, Manevi ve sosyal açıdan da; Devlet eli ile destek verilmesi gereğini, uzun, uzun anlattım. Onlara burada değinmeyeceğim. Tarih, açısından bakınca; bu desteklerin var olduğunu görebiliriz.
Öncelikle bu şehrin insanları; şehrin içerisinde veya dışarısında; Şartsız, bu Şehir` e sahip çıkmaları gerekir.  Azıcık, Şehir` e sahip çıkma, koruma, o şehirli olmakla gurur duyma,  hemşehrisini sahiplenme,  vefalı davranma, toprağını sevme, duygularını kendisi  öncelikle, bünyesinde taşımalıdır. Bu anlamda, hangi fedakarlığı yapma gücü varsa; o fedakarlığı gözünü kırpmadan yapmalıdır. İşte o zaman; sözünüzün dinlendiğini, fikrinize itibar edildiğini  göreceksiniz.  Daha sonra; her alanda, bu birlik ve beraberliğinizi gören; bütün yapılanmalar, sizin itirazlarınızı ciddiye alacaktır. Yoksa, siz kendi üzerinize düşen görevi yapmadıktan sonra;  bu şehirli olmayan, insanlardan; bu Şehir` e sahip çıkmaları gerektiğini nasıl anlatacaksınız. Kendisinin sahiplenmediği bir şehri, başka birileri sahiplenir mi? O Şehir` e her anlamda değer verir mi?
Siz, siz olun; önce neden içeride ve dışarıda; bir araya gelemiyoruz? onun cevabını bulun. Bazı geçersiz itirazlarımızın, anlamsızlığını anlayarak; Şehir ismi ve imajı altında toplanınız. Benliğiniz, egonuz, parçalanmışlık duygunuz, benim olsun küçük olsun, mantığındaki düşünceniz, sizi esir almasın. Gerçekleri görmenizi engellemesin. İşte o bakış açısıyla; senelerdir, olaylara baktınız. Sonuç ortadadır. Şehir ve şehircilik adına, sorunlar yumağı karşınızda durmaktadır. Hadi, baş edin bakalım, baş edebilecekseniz...  
Reçete ortadadır, Tedavi kendisini kabul ettirmiştir. Önemli olan nefsimize, gurubumuza, şehir altında birleşme dışında, değişik isimler altında birleşme metodlarımıza; dur, diyelim. Bakın, o zaman; Siyaset de dahil, sizin sözünüze, görüşünüze nasıl itibar edecekler. Sonuçta şehrimiz kazanacaktır. İsimlerimiz, guruplarımız, öne çıkmasa da, şehrimiz kazanacaktır. Hepimiz, bunu istemiyor muyuz? Hadi, o zaman şu gereksiz gurur, büyüklenme, gibi özelliklerimizi bir kenara bırakalım. Bu şehrin geleceği için; şehirde yaşayanlar, yahut dışarıda yaşayanların birliği için, kucaklaşalım, bir olalım, diri olalım. Biz, bazılarını değil, bazıları bizi ve yaptıklarımızı, konuşsun... Evet beyler çok şey istemiyoruz. Gerçekten bu şehri sevdiğinizi ispat ediniz... Hodri MEYDAN....