Lütfiye ÇİFTÇİ


Reklam zamanı.

Memleketimiz reklamın kralını yapmaya başladı.


Reklam zamanı.

Memleketimiz reklamın kralını yapmaya başladı.

Evvela dünya çapında ve bir o kadar da mütevazi bir yıldızı Sivas´ımıza kazandıran Mecnun Başkana ve bu transferde emeği geçen herkese teşekkür etmek, yediden yetmişe hepimizin üzerine bir borç.

Ülkeye daha yeni gelmiş ve takımla kamp yememiş bir dünya starının iki maçta 3 gol ve 1 asistlik performansı spor kamuoyunun diline pelesenk oldu. Bu şahsi başarı takıma puanlar kazandırırken bir Osmanlıspor takımını 3-0 gibi net bir skorla yenmiş olsaydık bu fark belki biraz flu kalırdı. Ancak 1-0 önde bir takımın ilk yarıda oynadığı oyunun 180 derece zıddına hareketle tanınamayacak bir hale gelerek, ikinci yarıdaki futbolla bir anda 2-1 geriye düştü. Yine de öne çıkarak, bir pozisyonda adeta imdat sirenine cevap veren bir isim çıktı ortaya. Attı ve attırdı. Üstelik 3 puan öyle zevkli ve keyifli geldi ki adrenalinini ve ne tür bir filmden bahsettiğimizi izleyenler bilir.

Sen tut Avrupa´nın ve hatta dünyanın birçok önemli takımlarında bulun, o da yetmiyormuş gibi Brezilya Milli Takımının ilk 11´ine gir.

?Robinho Türkiye´ye geliyor ve bir takımla anlaşmaya vardı? denilse Sivasspor ihtimali yüzde kaçlık yer tutardı, kimin aklına gelirdi diye düşünüyorum. Memlekette deniz yok, çocuklarına kendi dilinde eğitim verecek bir okul yok, para harcayacak, eğlenecek yer yok, kaldı ki Başakşehir, Kasımpaşa gibi takımlarda oynayan yerli(!) oyuncular bile Sivasspor´a gelmek istemiyorlar. Örneği; Yalçın Ayhan, Adebayor´dan fırsat bulamayan Başakşehirli bir diğer oyuncu Mehmet Batdal Sivas´a gelmek istemeyen isimlerdi.

Hülasa yıldız oyuncu Kone´yi Sivas´a getiren akıl birde katmerli olsun diye Robinho´yu getirme becerisini gösterdi.

Mehmet Yıldız´dan sonra hep aradık ileri uçta varyasyon yapabilecek, rakip defansı sarsabilecek isimleri.

Artık bundan sonra Sivasspor´dan galibiyetten ziyade göze hitap edecek, futbol keyfini yaşayacağımız maçlar beklemek. Ne de olsa puanımızı sırtladık ve 34´lere geldik.

Maça şöyle bir dönecek olursak ilk yarıda Sivasspor gibi oynayan takımımız, rakibin varlık gösterememesinden hareketle ikinci yarıya durgun ve keyifsiz başladı, ne de olsa yeneriz havasındaydı, ancak devre arası iyi bilenen Osmanlıspor puan sıralamasında keyif almadığı yerden uzaklaşmak ve deplasmanda en az 1 puana ulaşmak hevesindeydi. İyi de şanslar buldular. Medjanin´in adamını kaçırmasıyla 1-1´i yakalayan Osmanlıspor´un imdadına hakem Öğretmenoğlu yetişti ve penaltı kazanan rakibimiz 2-1 üstünlüğe ulaştı. Buraya kadar iyi has, güzel. Ancak takımı ve taraftarı ateşleyen en önemli etmen Osmanlısporlu oyuncuların 2-1´den sonra futbol oynamak istememesi oldu. Oyunu duraksatan, sakatlık numarası yapan, laobali tavırlarda bulunan Osmanlıspor´un cezasını kenar yönetimin oyuna müdahalesi ve taraftarın baskısı kesti. Bifouma ve Criac oyuna girerek topun ilerde kalmasını sağlarken, bu dalgaya kendini kaptıran Robinho ikinci golünü attırdığı gibi Criac´ın koşu yolunu iyi görerek aradan attığı klas pasla tribünlere 3 puanı geri getiren isim oldu ve böylece tribünler tebrikleri kabul etmeye başladı. Robinho´ya top akışının arttığı dakikalara bakıldığında neler yaptığını da gördük.

Bir taraftan evinde 3 puana ulaşmanın sevincini yaşayan Sivasspor, bir başka gözle bakılacak olursa henüz ilk yarıda fişi çekecekken fırsatlardan yararlanamayan oyuncular, diğer yandan 3 puana şiddetle ihtiyacı olan ve düşme hattında kalan Osmanlıspor´un futbol için değil puan için oynaması, bir taraftan kendini ateşleyecek kıvılcım olmazsa harekete geçmeyen taraftarlar, bir taraftan da dünyanın tanıdığı bir isim Robinho. Hani neredeyse Robinhood desek yeridir. Sivas´ımızı attığı ve attırdığı gollerde galibiyete taşıyarak kentin reklam ismi olmaya yeni başlayan Robinho´ya ve tüm takıma teşekkürler.

Hem galip geldik, hem Kone yokken kazanabildik, hem yıldız oyuncu kendini gösterdi, Avrupa bizi konuşuyor, Sivas´a gelmek istemeyen yerli(!) oyuncular düşünsün, e daha ne olsun, şimdi reklam zamanı.