Orhan ARSLAN /Eğitimci -Yazar


NSANLAR KENDİ FİKRİNİZDEN OLMAYINCA SALDIRMA HAKKI NEREDEN GELMEKTEDİR

Son zamanlarda gün geçmiyor ki; mukaddes bildiğimiz değerlerimize; çeşitli bahanelerle, saldırılmasın… Ya Tarihimize, Ya Dini değerlerimize, Milli değerlerimize, Devlet büyüklerimize, veya İnsani değerlerimize, saldırılıyor.


NSANLAR KENDİ FİKRİNİZDEN OLMAYINCA SALDIRMA HAKKI NEREDEN GELMEKTEDİR
 
Son zamanlarda gün geçmiyor ki; mukaddes bildiğimiz değerlerimize; çeşitli bahanelerle,  saldırılmasın… Ya Tarihimize, Ya Dini değerlerimize, Milli değerlerimize, Devlet büyüklerimize, veya İnsani değerlerimize, saldırılıyor.  
 
Soruyorum Ülkeyi yönetenlere; Bu Milletin değerlerini korumak kime düşüyor? Her türlü hareket düşünülerek, kanunlar hazırlanırken, kendi değerlerimize sahip çıkılacak, kanunlar neden çıkarılmaz, önündeki engel nedir? Yeri gelince Vatan, Millet, Din, Devlet, Örf, Gelenek, gibi değerleri savunduğunu söyleyen insanlar; bu değerlerin yasa ile korunmasına gelince; neden duyarsız olurlar, anlamış değilim. Yeterli kadar yasal alt yapı var ise; o halde gerekli mercilerin, bu konuda harekete geçmesi gerekir. 
Seçim atmosferinin gerginleştiği, şu günlerde; İnsanlar, her alanda birbirlerine saygılı olmayı, tavsiye ederken, neden? söz konusu ortak değerler, olunca; ortak noktada buluşmazlar. Siyasi açıdan,, birbirimize her alanda tahammül etmemiz gerekmiyor mu? Şiddet, saldırmak, karşı taraftaki insanın fikrini değiştirmesi için, yeterli olacak mıdır? Böyle bir hakkı, bizlere kim vermektedir. Demokrasi kültürümüzün geliştiğini söyleyen, kimi çevreler; şiddet ve baskı haberlerinden mutlu olmaktadırlar. Siyasi olgunluğumuz; bu zor ortamdan çıkmamız için; yeteri kadar vardır. Önemli olan; etrafımızda olup, biten; kışkırtıcı, karıştırıcı, şiddete teşvik edici hareketlerden uzak durmaktır. Eğer, gücümüz yetiyorsa; engel olmaktır.
 Seçimler bahane edilerek; Bazen, kimileri o kadar ileri gidiyorlar ki; adamlar Dine, Tarihe, Millete hakaret ediyorlar. Milletin ortak değerlerini hedef alıyorlar. Böylece, amaçları, Milletin gözünde; itibarı olan kurum ve kuruluşları; itibarsızlaştırmaktır. O amaçla; siyasi rant, kazanma çabalarıdır. İşin ilginç olanı, Hakaret eden adamlar kimileri tarafından korunmaya çalışılır. Ne adına korunduğu da belli değildir. Neden korunur, bilinmez. Hani bu tür hareketler de bulunan insanlara en azından; dur kardeşim ne yapıyorsun? bu saldırı yaptığın şeyler, Bu Ülkenin değerleridir... diyecek bir kırmızı çizgimiz yok mu?
Böyle bir eylemi gerçekleştiren insanların amacı nedir? Karşı taraftaki, yani bu değerlere önem veren insanları aşağılamak mı? kışkırtmak mı? dışlamak mı? hedef belli değildir. Asıl tehlikeli olan; bu değerlere sahip çıkan insanların, bu değerlere hakaret eden insanlara karşı açıktan tavır koyma, girişimleridir. Böyle bir hareket, kimileri tarafından anlaşılan o ki; özlemle beklenmektedir. Seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde; tercih hakkını kullanan insanlara yapılan, saldırgan, aşağılayıcı, küçük düşürücü, değerlendirmeler, kamu vicdanını yaralamaktadır. Bu değerlendirmeleri yapan insanlar; karşı tarafın insan haklarına saygı duymamaktadır. Tabii ki; bu yaptığı yanlışı anlayacak insan lazım... En tehlikelisi, karşı tarafın  da harekete geçmesini istemeleridir. Böylece, istenen, özlenen kaos ortamı gerçekleşmiş, olacaktır.
Nasıl ki bu ülkenin değerlerine yani; Cumhurbaşkanına, Başbakanına, Genelkurmay Başkanına, Anayasa mahkemesi başkanına, Devleti temsil eden tüm değerlere açıktan hakaret etmek hakkın değilse; Bu Milletin değerlerine de hakaret etmek hakkın değildir. Meşhur olmak istiyorsan, başka şeyler yap. Değerlerimize saldırmaktan vazgeç. Bu sadece bir insan için geçerli değildir. Tüm bu kafadaki insanlar için geçerlidir.  Tüm, kurumlar ve kuruluşlar için, geçerlidir. Lütfen saygılı olun ki; saygı bulasınız...
Ülkeyi yönetenlerin her türlü kanun eksiklerini gidermek amacı ile; yasalar çıkarırken; lütfen kendi değerlerimizi koruyacak, yasaların da çıkarılması en büyük isteklerimizdendir. Yoksa insanların kendi adaletini kendi anlayış ve yöntemlerine göre; arama isteği, Ülkeyi kaosa götürür. Futbol seyircisine gösterdiğiniz inceliği, bu konuda da göstereceğinize inanıyorum.  Kimilerinin anlamadığı, bir gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Basın hürriyeti demek; insanların Manevi değerlerine saldırmak demek değildir.  Öyle bir hakkınız, yoktur. Başkalarının haklarına da saygılı olmak, modern toplumların hiçbir zaman vazgeçmedikleri temel doğrulardan biridir.
Bu Ülkede de şöyle bir gerçek gözümüzden kaçmıyor. Son günlerde; kimi kuruluşlara, kimi şahıslara, emniyetin yaptığı baskınlar birilerini ayağa kaldırırken; geçmiş tarihte buna benzer olaylar, başka kuruluşlara yapıldığı zaman, başka insanlara yapıldığı zaman; tepki nedir bilmiyorlardı. Yani, hala birilerine zenci muamelesi yapılmasını hoş karşılarsanız; sizde bir gün zenci durumuna düşersiniz. Unutmayınız, insan hakları evrenseldir ve kimsenin Dinine, Diline, rengine, inancına, v.s. bakılmaz. Tüm haklar bütün insanlar için geçerlidir. Böyle olduğu zaman, adı zaten insan hakları olur. Yoksa üstünlerin hakları, aristokratların hakları, kölelerin hakları, orta sınıfın hakları, diye ayrı, ayrı belirtilmesi gerekir. İşte, Tarihin karanlıklarına o zaman dönülmüş olur.
Ülkemin geleceğinde, bu tür düşüncelerin olmasını istemiyoruz. İnsanların, aynen kendileri gibi, insan olduklarını kabul etmeleri gerektiğini, savunuyoruz. Ben ne isem; karşımdaki de aynı olsun; yani benim gibi yaşasın, benim gibi düşünsün, benim gibi hareket etsin, diye bir düşüncenin olmaması gerektiğini söylüyoruz. Böyle bir düşüncenin insanları tek tip haline getirme çabası olduğunu belirtiyoruz. Bunu kabul edilemez bir gerçek, olduğunu biliyoruz. O nedenle tüm insanların, insanca düşünüp, insanca karar vermeleri gerektiğinin, bir kez daha altını çiziyoruz. Ancak huzurun böyle düşünmekten geçtiğini de hatırlamamız gerekir. İnsanımızı daha dikkatli konuşmaya, daha dikkatli değerlendirmeler yapmaya, daha dikkatli hareket etmeye, davet ediyoruz...