İdris YAVUZ /Gazeteci Yazar


Muhsin Yazıcıoğlu ile Yapılan röportaj

SİYASET İTİN AYAĞINDAN DİKEN ÇIKARMAKTIR


Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile Uçak kazasından önce, seçimler esnasında yaptığım söyleşide, Türkiye’nin dünü ve bu günü ile ilgili siyaseti konuştuk. Bu röportajı ilk kez yayınlıyorum. Umarım beğenirsiniz.

YAVUZCA: Sayın YAZICIOĞLU! Aksaray Güzelyurt ilçe belediye başkanlığının düzenlediği Türk Yunan Dostluk Parkının açılışını yapacaksınız, bu sizin için neyi ifade ediyor?

YAZICIOĞLU: Aslında komşularımızla iyi geçinmeyi, sorunları diyalog yolu ile çözmeyi istiyoruz. Türk Milletinin tarihi geleneğinde bu var. Asıl tehlike, içimizdeki işbirlikçilerin dış düşmanlara karşı hazırladığı kolaylıklardır. İşte biz buna meydan vermemeliyiz. Bizim milli politikamız bu olmalıdır.

Bakınız, Siyonizm’in hazırladığı haritada, Türkiye’nin parçalanması için konulmuş sinsi bir plan vardır. Burada Sünni, Alevi, Arap’ı, Kürt’ü, Laz’ı, Hıristiyan’ı, Türkiye’ye karşı tahrik içermektedir. Doğuda kargaşa çıkarma hazırlıkları yapılıyor. Yıllarca biz bu tehlikeye dikkat çekiyoruz. Bundan dolayı bizi paranoyaklıkla suçladılar. Bunu asla kabul etmiyoruz.  Balkanlarda, Asya’da, Avrupa’da birçok devlet böyle parçalanmadı mı? Hani yenidünya düzeninde topraklar işgal edilmeyecekti? Malum devletler senaryolar yazıyorlar, ortaya sürüp seyrediyorlar. Bizde seyrediyoruz. Türkiye’de sürekli toprak satın alıyorlar. Neden acaba? Azınlıklar kışkırtılıyor, PKK resmen destek görüyor. İsrail Filistin topraklarına girip Lübnan’ı işgal ediyor. Biz Cudi Dağındaki PKK yuvasına müdahale edemiyoruz. Bağımlı, güdümlü siyaseti ortadan kaldırmalıyız.

YAVUZCA: Efendim bu senaryoların altında yatan gerçekler nelerdir?

YAZICIOĞLU: Bütün dünya bunu biliyor, bunun adı PETROL SAVAŞIDIR.. Dünyada Petrol rezervleri sonsuz değildir. Bunun ömrü, azami olarak 100 yıldır. Bu sürenin önemli bir kısmı geçmiştir. Irak’ın işgali, ardından İsrail’in Lübnan’ı vurması, Suriye, Iran ve adım adım Anadolu topraklarına sıra gelecek. Çünkü Türkiye’de BORAKS ya da BOR madeni, 280 endüstri dalında kullanılmaktadır. Beyaz eşyanın ana maddesi BOR’dur. Uzay sanayi, Cam sanayi, füze yakıtlarında, görünmez uçak yapımında, bu madenin önemli bir yeri vardır. Toryum madeninin rezerv olarak 900 bin tonu Türkiye’de bulunmakta, 300 bin tonu Hindistan’da, 50 bin tonu Bulgaristan’da, geriye kalan çok az kısmı diğer ülkelerde bulunmaktadır. Geleceğin önemli enerji kaynağı Uranyum ve Toryum olduğundan Türkiye kıskaç altına alınmak istenmektedir.

YAVUZCA: Gelecekte bu tuzaklara karşı ne gibi tedbirler alınmalıdır?

YAZICIOĞLU: Bir zamanlar biz bu vahamete dikkat çektiğimizde, O dönemde Sincan olaylarını kucağımızda bulduk. Apo gerçeği ortada duruyor. Onun kuyruğu yağlandı, rahatlığına diyecek yok. Diğer taraftan Türk çiftçisinin ürettiği pancara, tütüne kota uygulanmaktadır. Fındık üreticisinin durumu ortada, adeta sefilleri oynamaktadır. Geçen hükümetler ABD’nin isteklerine yeşil ışık yakmadığı için erken seçime götürüldü. Hemen ardından kendilerinden icazet alan, ılımlı bir hükümetin, aralık ayında iktidara gelmesini sağladılar. Benim düşüncem, her zaman birlik ve beraberlikten yanadır.. Bu gün TBMM manevi bir baskı altındadır. Küresel sermaye, Türkiye’ye baskı kurmakta ve çok büyük lobi çalışmaları yapmaktadır. Ülke toprakları hızla yabancılara peşkeş çekilmekte, onlara mülk edinme yasaları çıkarılmaktadır.

YAVUZCA: Peki bu zararlı faaliyetlerin çözümü nasıl olacak?

YAZICIOĞLU: Elbette ki çözümsüzlük, çözüm değildir. Önce Cumhurbaşkanı’nı tek dereceli, iki turlu olarak halk seçecek, meclis daraltılmış seçim sistemini getirecek, vatandaşa tercih hakkı tanınacak, milletvekilini hür iradesiyle seçecek. Dar bölge seçim kanunu, aşiretçiliği yeniden gündeme getirir. Ama daraltılmış geniş bölge seçimleri daha demokratik bir seçim sistemidir ve bu hayata geçirilmelidir. Bunun zıttı haksızlık getirir. Hakkâri’de 5000 oyla bir milletvekili seçilirken, İstanbul’sa 50 000 kişiye bir milletvekili düşmektedir. Bu da siyasetin kalitesini düşürmektedir.

YAVUZCA: Bugünlerde partilere birlik çağrısında bulunmaktadır? Kendileri iktidardayken bu zararlı faaliyetler yok muydu?

YAZICIOĞLU: Ülkenin şartları neyi gerektiriyorsa biz onu yaparız. Doğru bildiğimiz konularda taviz vermeyiz. Bir başka partinin koltuk değneği olmadık, asla da olmayız. Bu gün böyle, yarın başka davrananları kabul etmemiz mümkün değil. Siyasette dik durmak önemlidir. Bir zamanlar mecliste 7 milletvekili ile ağırlığımızı koyduk. Ülke için yararlı birçok kanuna imzamızı attık.

YAVUZCA: Sizin dik duruşunuz takdir ediliyor. Peki neden bu oyunuza yansımıyor?

YAZICIOĞLU: Merak etmeyin, bu konuda hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Vatandaş hiç oy kullanmazsa, sevmediği partiye, istemediği milletvekiline oy vermiş gibi olur. Bunu herkes böyle bilmelidir. Cem UZAN seçimlerde %7 oy aldı, kendisine hazineden 27 trilyon ödenek ayrıldı. Bana dürüst diyenler hiç değilse sandığa giderek bunu yapmalıydılar. Verilen oyların boşa gitmediğinin şuurunda olmalıyız. Biz, Cem UZAN’ın devletten aldığı ödeneği almış olsaydık, çok farklı bir yapılanma ile halkımızın huzuruna çıkardık. Boyalı basın, çıkar çevreleri, iktidardan nemalananlar, beni fırıldak haline getirmeye çalıştılar. Benim haramla işim olmadı, olmazda. “Siyaset itin ayağından diken çıkarmaya benzer” Bir sohbet esnasında bir ilin müftüsü bana;

-“Muhsin Bey, sizde biraz fazla doğru olmasanız ”dedi. Bende kendilerine Kur-an’ı Kerim’de “Ey Muhammet! Emrolunduğun gibi dost doğru ol” ayetini hatırlattım. Peygamber Efendimiz bu ayeti her okuyuşunda “Beni bu ayet ihtiyarlattı” buyurmuşlardır. Vatandaş bana haksızlığa karşı TAVİZ VERME diyor bende vermiyorum.

YAVUZCA: Parasız siyasetin olmadığı bir dönemde bu işi nasıl çözeceksiniz?

YAZICIOĞLU: Bakınız birileri köyünden ayrılıyor, bir yerlere kapağı atıyor. Anasında, babasında, akrabalarında dişe dokunacak mal varlığı olmayan bu zat, kısa sürede altına Mercedes çekiyor, köyüne geliyor. Servetine diyecek yok. Haa… Ben bunu yapamam ve yaptırmamda. Kesinlikle bu konularda milletin ve devletin tetikçisiyim ve böyle de olmaya devam edeceğim. Eğer bu düşüncemi bozsaydım, etrafımda bir yığın insan olurdu. Bu yanlışlığa dün karşı çıktım, bugün de duruşumda herhangi bir değişiklik yoktur.

YAVUZCA: Sayın Yazıcıoğlu, iktidara gelmenin yolu, AB ya da ABD’den mi geçiyor?

YAZICIOĞLU: Evet aynen öyle. Hatta bir İngiliz elçisiyle görüşmek bile siyaseten yolunun açıldığı anlamına gelmektedir. Bir yabancı elçinin övgülerine mahzar olma, fikren vaftiz olduğu kanaatine, inananlar da vardır. Böyle bir aşağılanmayı kabul edemeyiz.

YAVUZCA: Sizinle görüşmek isteyenler, size kolay ulaşabiliyor mu?

YAZICIOĞLU: Yaygın bir kanaattir. Vatandaş ulaşamadıkları siyasetçileri güçlü zannediyorlar. İsteyen her vatandaş, hiç zorlanmadan bana ulaşabilir. Ulaşılamayan siyasetçiler, kartondan kuleler gibidir. Üflenince uçar giderler. Atatürk, Kuvay-ı Milliyecilerle iç içe olduğu için güçlü oldu. Manda ve himayelerinin altına girmeyenler, sizce güçsüz müdür? Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu çarpık düşünce bizime ters düşer. Halka tepeden bakanların yatağına girenler, bunun sonucuna da katlanırlar. Millete takiye yapanlar, kirli işlerle uğraşanlar, boyalı basın zaman zaman bana karşı kumpas kurmaktan zevk alıyorlar. Biz, doğru bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz. Pis kanlarla, yeni bir değişimin kapısı açılmaz, önce kanlarını değiştirmelidirler. “El atına binen tez iner” Harama göz yummadık, bundan sonra da onunla işimiz olmaz. Yanlış ata asla binmeyeceğiz.

YAVUZCA: Geçen haftalarda Suriye seyahatiniz olmuş.  İzlenimleriniz nedir?

YAZICIOĞLU: Evet, 25 kişilik bir ekiple Suriye’ye gittik. Orada bizi önce Şam Valisi karşıladı, sonra Başbakan, Cumhurbaşkanı yardımcısı, Meclis Başkanı, Bakanlar bize büyük ilgi gösterdiler. Basın ve TV, bizim seyahatimize geniş yer verdi. Lübnan sınırında mültecilerle görüştük. Oradaki manzara pek hoş değildi. Onların, Türklere ve Türkiye’ye karşı büyük ilgi ve sevgisi vardı. Lübnan sınırından içeri girmek istedik. Güvenlik açısından izin vermediler. Bizi büyük bir koruma ekibi takip etti. Lübnan’da onarılması zor tahribatlar meydana gelmiş. Suriyeli yetkililer; şimdi adım adım sıranın İran, Suriye ve daha sonra da Türkiye’de olduğunu ifade ettiler. Bizim izlenimlerimiz, Suriye’nin teröre bundan böyle asla destek vermeyeceği konusunda kararlı olduğunu gördük. Türkiye’nin geleceği istikrarlı, sağlam temeller üzerinde, icazet alınmadan kurulan hükümetlere bağlıdır.

YAVUZCA: Sayın Yazıcıoğlu, bu seçimlerde sesinizi meclisten duyurmanızı, doğruları savunup, siyaset alanında başarılı olmanızı diliyor, verdiğiniz bilgilerden dolayı da size teşekkür ediyorum.

Ne yazık ki, bu söyleşiden sonra emeline eremeyen Yazıcıoğlu büyük bir kumpas sonucu uçak kazasında şehit düşmüştür. Üşüyorum şiirini bir kez de kendisinden dinlemiştim. Keş Dağlarında, sözünün eri o güzel insan bu gerçeği yaşamıştı.  Ruhu şad olsun.