Dr. Fatmagül Saklavcı


BIÇAKÇILIK SANATI VE MUSTAFA ARGUT’UN ÇALIŞMALARI

Devlet Sanatçısı ve Sivas Gazeteci ve Yazarlar Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Fatmagül Saklavcı bıçak ustası Mustafa Argut’u atölyesinde ziyaret ederek kaybolmaya yüz tutan bıçakçılık sanatı ve Usta’nın yaptığı eserler.


İnsanoğlu tarih boyunca yaşamını sürdürmek ve yiyecek ihtiyacını karşılamak üzere çeşitli kesici aletler icat etmiş ve kullanmıştır. Anadolu toprakları üzerindeki yerleşim alanlarında elde edilen buluntulara arasında da Yontma Taş ve Tunç Çağına ait kesici aletlere rastlanmıştır.

Anadolu’nun sosyal ve kültürel yaşamda bıçak önemli bir yer tutmuş, Türkler harp sanatında ve savaş silahları yapımında başarılı olmuşlardır. Bıçak kelimesi 11. yüzyılda yazılan Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati’t-Türk adlı eserinde biçek olarak geçmektedir. Türkiye’de bıçak üretimi ile ünlü yerler Muğla’nın Yatağan ve Trabzon’un Sürmene ilçesi, Bursa ve Kahramanmaraş şehirleridir.  Sivas ili de üretimi binlerce yıl öncesine dayanan geleneksel el sanatlarından birisi olan bıçakçılık ile adı anılan yerler arasındadır.

Demir madeninin bulunması ve bu hammaddeye ulaşım kolaylığı Sivas’ta maden işleme sanatı ve bıçakçılığın ortaya çıkmasında en önemli etkenlerden birisidir. Geçtiğimiz yüzyıllarda Sivas ekonomisi için önemli olan bıçakçılık sanatının, geçmişi yüzyıllara dayanan köklü bir kültürün devamı olduğu düşünülmektedir. Anadolu’nun geleneksel bıçak imalat merkezlerinden birisi olan Sivas ilinde günümüzde birkaç atölyede geleneksel usullerle usta-çırak ilişkisi ile bıçak üretimi devam ettirilmektedir. Teknolojik yenilikler, ekonomik faktörler ve bu işe gönül verecek çırakların azalması sonucu el emeği göz nuru isteyen bu sanatla uğraşanların sayısı oldukça azalmış durumdadır.

 Bugün bıçak sanatının temsilcilerinden birisi olan Mustafa Argut imalat yaptığı atölyesinde bu sanatı icra etmektedir.  Küçük yaşlardan itibaren babasından, dedesinden öğrendiği bu sanatı 40 yıldan fazladır devam ettiren Argut, geleneksel Sivas bıçağından başka satır, kama, makas, çakı, hançer, kılıç ve masat tasarımları yapmaktadır. Titizlik gerektiren bıçak yapımı uzun ve zahmetli bir süreç gerektirmektedir. Kullanılan doğal malzemenin işlenmesi zordur ve birçok aşamadan geçirilmektedir. Bıçak yapımına sap kısmından başlanmaktadır.

Sap kısımlarında fildişi, manda ve geyik boynuzu, pirinç balçak, kehribar, tahta, plastik ve fiber kullanılmaktadır. Ham boynuz kurutularak içerisindeki öz denilen ilik kısmının düşmesi sağlanmakta, kurutulan parçalar kullanılacak büyüklüklerde kesilmektedir. Bu parçalar ilerde eğilmemesi için ateşte ısıtılıp baskılanarak şekil verilmekte, bıçağın gireceği kanal açılmakta ve parlatılmaktadır. Hazırlanan saplara uygun ebatta kesilen çeliğin yüksek kalitede olması gerekmektedir. Odun kömürü içerisinde ısıtılarak kor haline getirilen çelik, örs üzerinde çekiçle dövülerek sertleştirilmekte, sap ve uç kısımları hazırlanarak form verilmektedir. Kaba taşlama, sulama ve fırınlama işlemlerinin ardından sapın perçinleme parlatma işlemleri uygulanmaktadır. Taşlama yapılarak ağzı açılan bıçağın son kontrolleri yapılarak kullanıma hazır hale getirilmektedir.

 Çoğunlukla sipariş üzerine çalışan Usta modern ve fabrikasyon üretim ile rekabet ederek zaman içerisinde kendi geliştirdiği teknik ve tasarımlarla imalata devam etmekte, yanında yetiştirdiği çıraklar ile de bu geleneksel sanatı yaşatmakta ve gelecek nesillere aktarmaya çalışmaktadır. Eskiden ulaşamadığı malzemelere bugün iletişim araçları sayesinde daha kolay erişilebildiğini belirten Argut, yetişen çırakların ekonomik koşullar nedeniyle bu sanatı ikinci bir iş olarak yaptıklarını vurgulamaktadır. Her ev ve işyerinde bıçak ihtiyacı olduğu sürece bıçakçılığın da devam edeceğini belirten Usta, yaklaşık 120 seneden beri ailenin geleneksel sanatı olan bıçakçılık işini seri imalatlar yanında özel imalatlarla da devam ettirmektedir.