Orhan ARSLAN /Eğitimci -Yazar


DOSTLAR YENİDEN BİR DAHA KUCAKLAŞALIM

YAŞANAN ACI OLAYLARDAN SONRA BİR DAHA TEKRARLAYALIM. Kaedeşliğimizi bozmak isteyenlere inat, Milli bi,rlik ve beraberliğimizi perçinlemek için; tekrarlıyorum. Ortak hedef, Birlik, beraberlik olsun ki; dirlik olsun...


DOSTLAR YENİDEN  BİR DAHA KUCAKLAŞALIM 
 
YAŞANAN ACI OLAYLARDAN SONRA BİR DAHA TEKRARLAYALIM. Kaedeşliğimizi bozmak isteyenlere inat, Milli bi,rlik ve beraberliğimizi perçinlemek için; tekrarlıyorum. Ortak hedef, Birlik, beraberlik olsun ki; dirlik olsun...
Sosyal bir varlık olarak insan yaşantısının her alanında hareketleri, davranışları, yaşama biçimi, çevreyi algılaması, ilişkileri, v.s. bütünlüğü ile ilgilenilmesi, araştırılması gereken bir varlık olma özelliğini korumaktadır. Yapmış olduğu tüm davranışların nedenleri, derinliğine analiz edilmeye çalışılmaktadır. Tıp açısından her gün, yeni bir buluşla keşfedilmeye çalışılmaktadır. Yaradan’ın, yaratılanların en şereflisi dediği insanın daha çok keşfedileceğine inanıyorum. Her alanda araştırmalar devam etmektedir.
Toplum içerisinde en çok konuşulan, tartışılan konu: insanı anlamak ve tanımak adına; insanın davranışları ve toplum içerisindeki yeridir. Bu hal, tamamı ile; büyük mercek altına alınmak istenmektedir. Kolayca yorumlanacak şeyler değildir. Rahmetli Necip Fazıl, o nedenle; insanın bu halini; Boşuna aradım kainatta yokmuş içimdeki kadar iniş ve çıkış, diye tanımlar.Yaratılışında her şeyden bir parçanın olduğu düşünülen insanın, insani ilişkilerini de yorumlamak zordur. Kişinin, herhangi bir davranışına göre; onu değerlendiren bir insan; amma cömert ve merhametli insan, diye tanımlarken; aynı insanı, başka birileri başka türlü davranışlarından dolayı amma cimri ve merhametsiz insan diye tanımlar. Aslında tanımlanan kişi aynı insandır. O kişiyi böyle farklı tanımlanmasına sebep olan ise davranışlarıdır. Herhangi bir olaya verdiği tepkidir.
İşte, insanın davranış biçimleri ile ilgilenen bilim dalları; hep dikkat çekmiştir. Çünkü, insan davranışları matematiksel davranışlar gibi kesin sonuçlar ortaya koymaz. İnsanlara yönelteceğiniz bir etki; onlarda değişik tepkilere neden olacaktır. Hatta aynı kişiye değişik zamanlarda yaptığınız aynı eylemin, farklı tepkilerle ortaya çıktığına şahit olacaksınız demektir. Bu da gösteriyor ki; insanları tanımak, onları çok iyi analiz etmek çok zordur. Yaratıcının şerefli varlık, diye bahsettiği bizlere anlatmaya çalıştığı insanın, tüm davranışları yaratılanların içerisinde en karmaşık ve en fazla bilinmeyeni olan davranışlar olarak her zaman tazeliğini ve gizemliğini koruyacaktır. Hele, iş toplumsal boyutlarda olursa insan davranışının şekil ve biçimi daha da değişmektedir. Onu tanımlamak ve analiz etmek daha zorlaşmaktadır.
Bu nedenle, insanlar arasındaki dostluk, arkadaşlık, yakınlık kavramları insanların kendi aralarındaki bağlardan kaynaklanan ilişkiler yumağının dışarıya yansımasıdır. Bir nevi dost, dostunun davranışlarını iyi algılamıştır. Tepki ve etki boyutlarını iyi analiz etmiştir. İşte insanlarda kendilerinin davranışlarını anlayan, veya kendi davranışları ile arkadaş davranışları arasındaki birliktelikler onları dost yapar. Başkaları tarafından anlaşılır olmak onları mutlu kılar. Belki de, Yüce Rabbimin bizlere yaratılıştan verdiği bir özellik ve güzelliktir. Eğer insanlar birbirlerini yeteri kadar anlamasa idiler; Dünyanın hali nice olurdu? O nedenle yanlış davranış biçimi ile davranan kişi veya toplumlara, orman kanunları ile hareket ediyor diye sitem ederiz. Neden? çünkü orman kanunları güçlüden yanadır orada en önemli silah güçtür. Gücünüz varsa her şeye sahip olabilirsiniz. Kral sizsiniz demektir. İşte orman kanunu budur. Son dönemde, Dünyayı yönetmeye çalışan güçlerin yapmak istedikleri, tam da budur. Medeniyet ve gelişmişlik maskesi altında; güç bendedir, rolünü üstlenmektedirler.
Karşı tarafı orman kanunu ile yönetmekle suçlayan insanlar, sadece kendilerinden başkasına yaşama hakkı tanımadıkları zaman, aynı hataya düşmüş olmuyorlar mı? Ya da beğenmedikleri tavır ve davranışları başkalarında gördükleri zaman ona tahammül etmeyenler, dolayısıyla sadece kendi dünyalarını kurmak istediklerinin farkında mıdırlar? Bunun aynı zamanda karşı tarafa hayat hakkı tanımamak olduğunu biliyorlar mıdır? 
Dünya da her şeye tahammül edeceğini söyleyen kimi insanların, eğer bu söyledikleri hareketlerine yansımıyor ise; o zaman ona ne demek gerekir? Birbirimize tahammül etmek zorundayız. Bu kin ve nefret neyin nesidir. Ne zaman ortak yaşamayı ve ortak yaşamanın kurallarını öğreneceğiz. Dünyanın sadece bize ait değil, başkalarının da yaşama alanını oluşturduğunu anlamalıyız. Tahammülsüzlüğün, diktatörlüğe dönüştüğünün farkında mıyız? Diktatörlüğün sadece krallıkla olmadığını anlamamız gerekir. Bizden başkasının benim gibi düşünmüyor, benim gibi giymiyor, benim gibi yemiyor, benim gibi siyasi tercih yapmıyor v.s. diye yargılamak ta diktatörlüktür. Krallığınız bir kişilik bile olsa diktatörlüktür. Bunun ilacı sevgi, tahammül, saygı, haddi bilme, sınırları geçmeme, başkalarına zarar vermeme, kişilik hak ve hürriyetlerine dokunmama, gibi insani duygularla anlatılır… 
Hadi kendi sorunlarımızı kendi içerimizde kavga etmeden, itişmeden, ötekileştirmeden, karşılıklı anlayış ile çözelim. Asla bir başkasını aramıza sokmadan… Çünkü aramıza sokulan kişi bizi anlamaz ki!