Rukiye TOY / Ak Parti Sivas Milletvekili


Cumhuriyetimizin ilk yılları ile birlikte kadınlarımız birçok kazanımlar elde etmiştir.

Hiçbir toplumda teokratik, bağnaz ve ataerkil uygulamalarla yarı nüfusu geri bırakılmışken gelişme, terakki beklenemez.


Cumhuriyetimizin ilk yılları ile birlikte kadınlarımız birçok kazanımlar elde etmiştir. 1924 tarihinde kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile, kadının da erkekle birlikte öğrenme imkanlarından eşit olarak yararlanması; 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile bir tek kadınla ve resmi nikahla evlenmek, Aile kurumunun tek taraflı olarak feshi kaldırılarak ve kadına da kocasını boşayabilme hakkı tanınması, Velilik kurumunda da ana ile baba, kanun nazarında bir birinden farksız ve eşit olarak kabul edilmesi, evlenmede kadın ve erkeğe yaş sınırı konulması gibi bireysel düzenlemelerin yanında 1934 yılında Türk Anayasası olan Teşkilatı Esasiye Kanunu’nu ile kadınlara da seçme seçilme hakkı tanınması sağlanmıştır. Bu düzenlemeler yapılan iyileştirilmelerle günümüze kadar taşınmıştır.

1934 yılında tanınan hakların ilk uygulanması olan 1937 seçimlerinde Türk kadını 18 temsilcisi ile Meclise girebilmiştir. Bu sonuç o günkü meclis çoğunluğunun yüzde 4,5’una karşılık gelmekteydi. Geldiğimiz noktada 28. Dönem Parlamentosu'nda seçilen 600 milletvekilinin 479'u erkek, 121'i kadın. Bu yüzde 20’lik bir oran demek. Bu oran Türkiye için daha yükseklere taşınması gereken fakat geçmişe nispetle bir başarı olarak nitelenebilir. Burada bunun mimarı ve en büyük temsili sağlayan 50 milletvekili ile AK Partimizdir.

Hiçbir toplumda teokratik, bağnaz ve ataerkil uygulamalarla yarı nüfusu geri bırakılmışken gelişme, terakki beklenemez. Hatta ve hatta kalkınma ve ilerleme için kadınlarımız, erkeklerden daha çok münevver, daha çok feyizli, daha çok bilgili olmaya mecburdur.

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Ak Parti döneminde yapılan düzenlemelerle bugün kadın istihdam oranındaki artış Türkiye'nin genel istihdam oranındaki artışı geçmiş durumdadır. Bu oranları artırmak için eğitimler ve KOBİ destekleriyle kadın girişimcileri desteklenmekte, bu kapsamda 0-3 yaş arası çocuklara yönelik Mahalle Odaklı Kreş modeliyle bakım ve eğitim hizmeti veren kurumların sayısını artırmak için çalışmalar devam etmektedir. Bu modelin ülke genelinde yaygınlaştırılmasıyla kadınların ev ve iş hayatı arasında tercih yapmak zorunda kalmalarının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda Kadınların Kooperatifler Yoluyla Güçlendirilmesi Projesi ile 10 bin kadına danışmanlık ve eğitim hizmeti verilmektedir.

Hayata geçirilen Geleceğini Kuran Genç Kadınlar Projesi ile 3 bin 97 genç kadına destek olunmuş, mühendis olmak isteyen kız öğrencilerini desteklemek amacıyla Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi başlatılarak bugüne kadar 931 kadın mühendise destek verilmiştir. Projenin ikinci fazı için çalışmalar devam etmektedir.

Kadınların ekonomik hayata katılımlarına destek olmak amacıyla başlatılan Kadın Girişimcilerimiz ile Güçlü Yarınlara Programı ile kadınların gelir getiren faaliyetlere katılımlarını kolaylaştırmak ve istihdam olanaklarını artırarak kadınları güçlendirmek hedeflenmektedir.

8 Mart'ta Bakan Hanım tarafından açıklanacak Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile kadınların değişen iş gücü piyasasına tam, eşit ve etkin katılımlarının artırılması hedeflenmektedir.

Bugün 149 kadın konukevinde misafir edilen kadınların toplumsal ve ekonomik hayata daha güçlü bir şekilde yeniden katılımlarını sağlamak için destek olunmaktadır.

Kadınların siyasette daha etkin temsili öncelikle kadınların sayısal olarak daha fazla sayıda temsiliyle mümkündür. Ancak siyasette kadınlar, söz konusu sayısal çoğunluğa ulaşmış bile olsalar, “kadın değerleri”ne dayalı bir siyaset biçimi belirlemedikleri sürece siyasette niteliksel bir dönüşüm gerçekleşmeyecektir. Ülkemizde özellikle 1980 sonrasında özellikle kadına yönelik birçok hareketin kurumsal bir yapıya kavuşarak çeşitli ulusal ve uluslararası metinlerle de güvence altına alınmış olması kadının toplumda her açıdan var olması adına önemli kazanımlar sağlamıştır. Bunların yanı sıra kadını erkek karşısında eşit temsile götürecek düzenlemelerin de gerek siyasal partiler düzeyinde gerekse yasal düzenlemelerde yapılmasının biz siyasetçi kadınlar olarak takipçisi olacağız.

Bir anne ve eş olarak siyasette olan kadınlardan öncelikli olarak aile içinde ya da ev içindeki sorumluluklarını yerine getirmeleri bekleniyor. Bu beklentinin yarattığı ev içi emek yükü elbette yaptığımız işte bizleri oldukça etkiliyor.  Aile ve ev sorumluluklarının kadına ait görüldüğü bir toplumdayız. Bunun sonucunda kadınlar, siyasette var olabilmek için özel yaşam ve kariyerleri arasındaki dengeyi erkeklerden daha çok gözetmek zorunda kalıyor. Bu dengeyi kurabilmek de ancak kadınların erkeklerden daha fazla “organize” ve “disiplinli” olmaları ve daha fazla emek yoğun çalışmaları ile mümkün oluyor.