Orhan ARSLAN /Eğitimci -Yazar


BU ŞEHRİ ANLAMAK

Yaşanan taze, siyasi atmosfer nedeni ile; birileri bu şehri çok iyi anladığını söylemiş. Anlamaktan kastının ne olduğunu bilemem. Bildiğim bir şey vardır. O da; bu şehri anlamanın yolu, bu şehirde; her halini görerek, hissederek, yaşayarak, tadarak


 BU ŞEHRİ ANLAMAK

            Yaşanan taze, siyasi atmosfer  nedeni ile; birileri bu şehri çok iyi anladığını söylemiş. Anlamaktan kastının ne olduğunu bilemem. Bildiğim bir şey vardır. O da; bu şehri anlamanın yolu, bu şehirde; her halini görerek, hissederek, yaşayarak, tadarak, hemhal olarak; bire  bir içinde bulunmaktan geçer. Gerisi, boş yorumlardır.

            Bu şehri yaşadığını iddia eden kişi; yaşıyla orantılı olarak, şehrin her haline damgasını vurmuş insan olmalıdır.

            Yaşı benim gibi; altmışlara dayanmış arkadaşlar; hatırlattığım bazı olay ve tanıtımı yaptığımız, anımsadığımız şehrin, cadde ve sokaklarında kendilerini bulacaklardır. Bir zaman tüneli, onları taaa, nerelere götürecektir. İşte, tarihin derinliklerine gömülmüş, bazı  gerçekler, hafızamızda canlılığını koruduğu kadar; bizleri ya sevindirecekler, yahut üzeceklerdir.

            Nereden başlayayım, bilmiyorum. Bildiğim bir şey var, heyecanlandım. Beni bu hatıraları yazmaya sevk ettiği için; aslında şehri anladığını, anlamaya çalıştığını söyleyen insanlara, teşekkür ederim.

            Bu şehrin özünde olan göç olayı nedeniyle; o gün için ulaşımın vazgeçilmezi olan; Tren İstasyondan, Tren yolculuğundan başlayalım.  Senelerce, o bölgedeki lojmanlarda yaşadığımız için;  buradan başlayalım, istedim. Gün boyu, en az üç, beş yolcu  seferinin yapıldığı Tren İstasyonu... Hareketler, kavuşmalar, ağlaşmalar, sevinçler...  gittikten sonra, bir daha dönmeyenler... Döndükten sonra, bir daha görülmeyenlerin buluşma veya ayrışım noktası...

            İnsanların, hallerini anlatmaya kelimelerin yetmediği, boğazlarda düğümlendiği anlar. Dillerin değil, gözlerin, imaların konuştuğu zamanlar.  Hüznün, sanki gök yüzünü kaplamış gibi; herkesin üzerine düştüğü kadarı ile,  etkilendiği anlar... O anlarda bile; koşuşan; daha, yaşadığı anın ne demek olduğunu bilmeyen, cıvıl, cıvıl etrafa neşe saçan çocuklar..,  Geleceğin, her anlamda insan için; bir umut olma belirtisini yaşayan  çocuklar...

            Evet, bilir misin bu anları?  bu şehri tanıyan insan... Ben bu anları senelerce; kimi zaman, insanlar için bir acının, bir sevincin; tren düdüğü ile özdeşleştiği, ikiz kardeş  olduğu  o zamanları iliklerime kadar hissederek yaşadım. O gün ki; çocuk aklımla neden gidiyorlar? sorusunun cevabını hala bulamadım...  Gelenlerin, yakınlarımı nasıl sevindirdiğini, dün gibi hatırlarım. Bazen sıcak yaz günlerinde; göz yaşınıza karışmış, tozların çamurlaştırdığı, yüzlerinizi bir anne; şefkatli eli ile yıkarken; Kulaklarım,  Kalenin o yüksek yerlerinden gelen; türkü nameleri ile tanıştı.   Türkülerin ne kadar önemli olduğunu o gün ki; aklımla anlamaya çalıştım. O sözler:  Gurbet elde bir hal geldi başıma.., ağlama gözlerim... beni derinden sarstı. Gözlerimin, hala ağladığını hissediyorum...

            Şehri tanımak,  anlamak; ne kadar kolay bir cümle. Anlamı o kadar derin ki; kimilerinin, şu ana kadar yaşadığı aklı ve gelecekte yaşayacağı aklını da ekleseniz; anlamayacağı kadar derin bir cümle... Atölye borusunun ötüşünden sonra; sayıları bir, kaç binle ifade edilen insanın, adeta; şehre çıkartma yaptığını bilir misin? Bilemezsin...

            Sırası ile; altmışlı, yetmişli, seksenli, doksanlı, iki binli, yılların Sivas şehri, yaşantımızın, devam ettiği yerdir. Her halinin havasını teneffüs ettiğimiz; kimi zaman gururlandığımız, kimi zaman hüzünlendiğimiz, anamız gibi bizi kucaklayan bir yer.  Yaşadığımız,  her anında, Her sokağında, caddesinde, oyun alanında, stadyumunda, okul sıralarında, miting meydanlarında, mesire yerlerinde, karında, ayazında, sıcağında, velhasıl nefes aldığımız her mekanında; anlamayı bırakın, hissederek, onunla hemhal olarak yaşadığımız toprağın adı, bu şehir.

            Anladığını söyleyenlere, anlatmaya çalışacağız... Biraz da; bizim gibi, eski zaman insanlarına, yaşadıklarımızı anlatarak; onları da yaşadıkları zaman tüneline götürmeye çalışacağız. Olsun, biraz da; maziye takılalım, dedik. Belki şu an kaybettiğimiz bazı özelliklerimizi, güzelliklerimizi, mutluluklarımızı, yaşadıklarımızı hatırlayarak, avunuruz...