İdris YAVUZ /Gazeteci Yazar


AHİ EVRAN VE OĞUZ KENTİ: KIRŞEHİR

Kırşehir tarihte İç Anadolu bölgesinin en önemli ticaret merkezi ve Türkmen boylarının yerleşim yerlerinden biri olduğunu görüyoruz.


Kırşehir adının bu yöreye yerleşen Oğuzların Çepni boyundan, “Kır Aşireti” Türkmen oymağından aldığı ifade ediliyor. Doğru olan da bu olsa gerek. Başka bir ifadeyle uçsuz bucaksız bozkırın ortasında yükselen bu kente Türkler “Kırşehri” adını vermişlerdir.

Kırşehir, Hititler döneminde Ahiyuva ülkesi, Roma ve Bizans döneminde, Kapodakya, Anadolu Selçuklular döneminde ise Gülşehir olarak kayıtlara geçmiştir. 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı sonrası Moğol hâkimiyeti neticesinde vali olarak atanan Cacaoğlu Nureddin, Kırşehir’i bayındır bir duruma getirmiştir.

Kırşehir, Aşık Paşa, Caca Bey, Ahi Evran, Süleyman Türkmani, Ahmedi Gülşehri, Hacı Bektaş Veli gibi Türk-İslam şair, düşünür ve mutasavvıfları yetiştirmiştir. Taptuk Emre ve Yunus Emre’nin de Kırşehir ve çevresinde yaşadığı, Moğol istilasına karşı koyarak Türklüğün Anadolu’ya yerleşmesini sağladıklarını görmekteyiz. Daha sonra Kırşehir çeşitli beylikler döneminde sık sık el değiştirmiş, II. Murat zamanında ise Osmanlı yönetimine girmiştir.

Kırşehir XIX. yüzyılın ortalarında Konya eyaletine, bu yüzyılın ikinci yarısında ise Niğde sancağına bağlanmıştır.

Kırşehir’de, Kızılırmak ve Kılıçözü suyu vadisi yer almaktadır.

Burası çok eski bir yerleşim yeridir. Bu yörede (M.Ö 3300-1900/1800) Hitit, Frig, Pers, Makedonya, Kapadokya kralları, Romalılar ve Bizanslılara ait tarihî eserler bulunmuştur.

Ankara Savaşı’nın (804/1402) ardından Türkmen grupları Kırşehir bölgesine gelip yerleşmiştir.

Ahî Evran, Nasuh (Hacı Nasuh) Mescidi, Yâkub Dede Mescidi, Sofular, Kuşdilli, Caca Bey Medresesi, Âşık Paşa ve Lala Camii ve medreseler Kırşehir’e ayrı bir güzellik ve zenginlik katmaktadır.

Kırşehir emiri olan Cacaoğlu Nûreddin’in 1272 tarihli vakfiyesine bağlı şehirde bakkal, hayyât (terzi), kasap, haffâf (ayakkabıcı), neccâr (marangoz), saktâ (eskici), ketenci, helvacı, kassâr (çırpıcı), sekkâk (bıçakçı), bezzâz (bezci), ütâbî (kumaşçı, elbiseci), saraç gibi meslek dallarıyla güçlü bir ekonomi ve Türkmen pazarı kurmuşlardır.

 Kırşehir’de, Emîri Cacaoğlu Nûreddin tarafından (1268-69) yaptırılan Kesikköprü ve kervansaray mevcuttur.

Osmanlı döneminde ticari ve ekonomi açısından devrim niteliğinde ilk kez Ahi Evran sivil toplum örgütü burada kurulmuştur.

Teşkilatın kurucusu, 32 esnaf ve sanatkârın başı olarak nitelendirilen ve 13. yüzyılda toplum önderlerinden biri olan 1171-1261 yılları arasında yaşamış Ahi Evran’ın Kırşehir’de zaviyesi yer almaktadır. Burası, Osmanlı İmparatorluğu zamanında teşkilat hakkında kararların alındığı merkez konumundadır. Ahi Evran’ın türbesi de burada bulunmaktadır. Bu yapıt, Ahilik Teşkilatı’nın günümüze sapasağlam gelmiş en önemli örneği olma niteliğini taşımaktadır.

13. yüzyılda Anadolu Türk birliğini ve özellikle esnaf ve sanatkârlarını teşkilatlandıran Ahi Evran, Denizli, Konya ve Kayseri’den sonra Kırşehir’e gelerek çalışmalarını burada sürdürmüş ve Kırşehir’i ahiliğin merkezi durumuna getirmiştir.

Kırşehir’deki zaviyede alınan kararlar Azerbaycan’dan Bosna Hersek’e kadar geniş bir bölgede uygulanmıştır.

XIX. yüzyıl ortalarına doğru şehirdeki dükkân ve iş yeri sayısı yüzün üzerindeydi. Bu dükkân ve iş yerleri Uzunçarşı denilen yerde yoğunlaşmıştır. Bu dükkân ve iş yerlerinde terzi, bezzâz, çuhadar, çulha, kılcı, bohçacı gibi adlar altında doğrudan doğruya tekstil ve dokuma sanayii ile uğraşanların sayısı fazla idi. Bunu çilingir, kalaycı, demirci, kaynakçı, nalbant, nalçacı, zincirci, saraç, kürkçü, semerci ve pabuççu gibi deri ve dericilik ile ilgili iş yerleri açılmıştır. Ayrıca şehirde dört tane bezirhâne vardı. Kırşehir’de halıcılık tarihî bir geçmişe sahiptir.

Kırşehir’de 1960’lardan sonra yem, bulgur, makarna, un, mantar, kireç, tuğla ve makine takımı alanında fabrikalar ve tesisler kurulmaya başlandı. Petlas Lastik Fabrikası ile şeker fabrikası hizmete açıldı.

Binlerce yıldır çeşitli uygarlıklara sahne olan Kırşehir ili sadece yeraltı şehirleri ile değil, zengin termal kaynakları, Seyfe Gölü (Kuş Cenneti) gibi doğal güzellikleri ile de dikkat çekmektedir.

Kırşehir’de Armutlu dağı (1557 m’dir), Kırlangıç dağı, Kızıl dağı, Köpekli dağında bulunan doğal kırmızı boya madeni işletilmektedir.

Bizans dönemine ait Taburoğlu köyü yakınındaki üç ayak kilisesi, Kaman Temirli’deki kilise, Mucur Aksaklı ve Aflak köyündeki kaya kiliseleri, Derefakılı kilisesi, Mucur manastır ve keşif sarayı bulunmaktadır. Kırşehir civarında Bizans dönemine ait kandiller, takılar, sırlı mavi sarı renkli seramik eşyalara rastlanmaktadır.

Yüzlerce yıllık geçmişe ve kültüre ev sahipliği yapan Kırşehir, kendine özgü yöresel yemeklere sahiptir: Kırşehir köftesi, çullama, yoğurt çorbası, ayran çorbası, çömlekte kuru fasulye, hamur köftesi, et yahnisi, tandırda çömlek paça, madımak yemeği vb.

Kırşehir Müzesi

M.Ö. 3 binli senelere tarihlenen Kırşehir Müzesi içerisinde yer alan zengin eserleriyle ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor. Üst katında etnografik eserlere, alt katında ise arkeolojik eserlere ayrılan müzede toplamda üç bin üç yüz eser kalıntısı bulunmaktadır.

Asur, Osmanlı, Roma Dönemi’nin eserleri de yer almaktadır. Selçuklu Dönemi’nden kalma mezar taşları, İslami motifler ve sikkelerini de burada görme şansına sahipsiniz. Bu eserler arasında, Ahi Evran’a ait başlık, ahilik sancağı ve şecerenamelerin yer aldığı vitrinler bulunmaktadır. Halıcılık ile ün salan bir şehir olması sebebiyle müzede halıcılık köşesi de vardır.

Neşet Ertaş Müzesi

Neşet Ertaş Gönül Sultanları Kültür Evi içerisinde ozanlık kültürünü yansıtan sazlar sergileniyor. Anadolu’da farklı değerlere sahip ozanlara ait olan görseller burada bulunmaktadır.

Doğa İçerisinde Gezilecek Yerler

Kırşehir’in doğal güzellikleri arasında Seyfe Gölü, şehir merkezine 35 kilometre uzaklıktadır. Gölde 187 farklı kuş türü bulunmaktadır.

Kırşehir’in Mucur ilçesinde bulunan volkanik Obruk Gölü, yerin yaklaşık 50 metre altında kalmaktadır. El değmemiş güzelliğe sahiptir.

Kalehöyük kazılarının bir hatırası olarak 1993 senesinde Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi tarafından Japon Bahçesi yapılmıştır.

Şehir merkezinde bulunan park, 41 dönümlük bir arazi üzerine en güzel şekilde tasarlanmış, evcil hayvanların yer aldığı doğal bir ortam, tenis kortu ve yürüyüş parkurlarına sahiptir.

Aşık Paşa Tabiat Parkı, 2010 senesinde koruma altına alınmıştır. Park alanı içerisinde 100. yıllık Çamlık Ormanı da bulunmaktadır.

Kütük Ev, Hılla Gölü’nün çevresinde oyun parkları, yeşil alanlar ile çocukların eğlenebileceği ve vakit geçirebileceği alanlar mevcut. Şehre 20 kilometre mesafede yer alan Çoğun Barajı, pek çok spor etkinliğini gerçekleştirmek için önemli noktalardan biridir.

Şehir merkezine 10 kilometre uzaklıkta yer alan, Karıncalı Köyü’ne yakın noktada bulunan Obruk mağarasına Obruk’tan girilip Karıncayı Say mevkiinden çıkılmaktadır.

Kırşehir’e 1 kilometre uzaklıktaki Terme Kaplıcası, Kuşdili mahallesinde yer almaktadır. Suyun çıktığı sıcaklık 40 derece olup romatizma, felç, cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. İçme suyu olarak kullanıldığında böbrek, kalp, damar, yüksek tansiyon, mide ve kadın hastalıklarına iyi geldiği ifade edilmektedir.